Bir gün Selin uyanmış, giyinmiş, kahvaltı etmiş ve dışarı çıkmış. Dışarıda posta kutusuna yeni bir şey geldiğini görmüş ve posta kutusuna bakmış. Bir mektup gelmiş Selin’e. Selin mektubu almış ve bu mektupta bir tür şifreleme varmış. Bu yazılanlar hiçbir dile benzemiyormuş. Selin daha dikkatli okuyabilmek için mektupla evinin üst katına çıkmış, yani odasına. Odasında çalışma masasına oturmuş ve bilgisayarını açmış. Neredeyse tüm şifreleme yöntemlerine bakmış fakat aradığını bulamamış. Sonra “Benim posta kutuma gelen bir mektup benim anlayamayacağım bir şekilde yazılmış. Belki de yanlış göndermişlerdir. Sanırım zamanımı bu mektuba harcamamalıyım.” diye aklından geçirdi. Fakat orada ne yazdığını da çok merak ediyordu. Gece yatarken merakını bastıramayıp mektubu okumaya başladı. Mektupta şöyle yazıyordu: “Nayab Niles, ezis aralnaja elib keceyemleg rib filket zığacanus. Zimiğidrev iketserda erey pidig nadaro hayis rib atnaç ev toşep nulub. Ev idnek atsop azunutuk niritşelrey.” Mantığını anlamıştı aslında. Her kelime ters yazılmıştı! Sonunda bulmuştu işte. “Tersine çevirince umarım olur ve kurtulurum.” diye içinden geçirdi. Tersine çevirince “Bayan Selin, size ajanlara bile gelemeyecek bir teklif sunacağız. Verdiğimiz adresteki yere gidip oradan siyah bir çanta ve poşet bulun ve kendi posta kutunuza yerleştirin.” yazıyordu. Fakat adresi bilmiyordu. Dışarı posta kutusunun yanına çıktığında elini cebine attı ve bir kağıt buldu. Üstünde bir adres yazıyordu. Adresi tabii ki de onlar göndermişti. Fakat nasıl cebinde bulmuştu? Bunu önemsemeden adresin olduğu yere gitti. İçeri girdi ve kapıda silah buldu. Silaha dokunmadı. Yürümeye devam etti ve siyah poşeti buldu. İçinde bir şeyler vardı. Fakat kendisine ait olmadığı için açmadı. Yukarı katta siyah çantayı gördü fakat içeri birkaç adam girdi. O da hızlıca yukarı kata çıktı, çantayı hızlı koşabilmek için omzuna taktı. Adamların üzerinde pahalı giysiler vardı. Kaçmak için yol aramaya başladı Selin. Tek çıkış yolu ön ve arka kapıydı. Fakat o adamlar iki kapının da önünde duruyordu. Bir anda arası en açık olan kapıya koşmak aklına geldi. Öyle de yaptı. Kapıdan koşarak çıktı ve adamlar onu gördü. Kovalamaya başladılar kızı. Selin sonunda kaçmıştı. Evine vardığında kendi posta kutusuna yerleştirdi poşeti ve çantayı. Sonra siyah bir araba geldi. Arabadan babası indi. Selin yıllardır babasını göremiyordu çünkü babası iş için seyahat etmek zorundaydı. Babasının ona bir sürpriz yaptığını anladı. Selini kovalayan adamlar babasının arkadaşlarıydı ve mektupları yazan da babasıydı. Cebine de bir makine sayesinde koymuşlardı kağıt parçasını.
POSTA KUTUSUNDAKİ MEKTUP
(Visited 86 times, 1 visits today)