Piramitlerin Arkasındaki Üçkağıt

Dün sabah, güneş doğmadan önce havaalanına vardım. Uykusuzdum ama içimde garip bir heyecan vardı. Uçak alçalmaya başladığında, pencereden aşağıya baktım—kumlar, düzensiz yollar, uzaklarda belli belirsiz yükselen eski yapılar… Nihayet Mısır’daydım.

Hava sıcaktı ama hafif bir esinti vardı. Taksiye atlayıp doğruca piramitlere gittim. Yol boyunca satıcılar, eski binalar ve hurma ağaçları gördüm. Sonunda, çocukken hep kitaplarda gördüğüm o devasa yapılar tam karşımdaydı. Fotoğraflardan çok daha büyüktüler. Yanlarına yaklaştıkça taşların devasa boyutları iyice belli oluyordu.

Bir kenara çekilip oturdum ve sessizce izledim. Güneş tepemdeydi ama bu manzaranın içinde kaybolmuştum. Yüzyıllardır burada duran, zamanın bile yıpratamadığı bu yapılar… Kim bilir kaç kişi burada durmuş, aynı hisleri yaşamıştı? Bir an gözlerimi kapattım ve eski zamanları düşündüm—kumların içinde ilerleyen tüccarlar, taşları taşıyan işçiler, firavunun gözlerini diktiği gökyüzü…

Güneş batmaya başladığında renkler değişti. Piramitlerin yüzeyi altın gibi parladı. Bunun bir işaret olduğunu düşünüp biraz daha yürüdüm , ilerledim sonra karşıma şu anda kadar gördüğüm en büyüğü çıktı aralarında ise en dikkat çekeni o olmasına rağmen ben nadıl onu fark edememiştim? Bu sorularla beynim uğraşırken ben de kulaklarımla rehberi dinlemeye başladım , bana ilk başta bu piramit’in adını söyledi ancak bu isim hem arapça hem de mitolojik bir şey olduğundan tahmin edildiği üzere akılda tutması zordu ben ise onu akılda tutamayacağımı bildiğimden hiç hatırlamaya bile uğraşmadım piramit’in mimarisine gelecek olursak her ili omzundada birer tane aslan arması göze çarpıyordu bu armalar o kadar gerçekçi duruyordu ki altından olmasalar sanki bir an evvel yerlerinden fırlayıp bize saldıracakmış gibilerdi.Ardından ise ikinci olarak bu piramitte fark ettiğim şey diğerlerinden farklı olarak bunun taşlarının üst yüzeyinde sanki şeffafımsı bir boya varmış gibi duruyordu ve hiç de eski bir yapıya benzemiyordu bu soru işaretleri kafamı allak bullak etmişti ve burada neler olup bittiğini anlamaya başlıyordum. İnsanlar yavaş dağılmıştı ve kimse bu anormalliği fark etmemiş gibiydi ben ise bunu fırsat günbatımını beklediğimde o son görduğum piramitin çalışanlar tarafından 2 tane kamyonet yardımıyla taşındığına şahitlik ettim. Bu benim şüphelerimi karşılıyordu artık bu rezilliğe daha fazla katlanamayıp ilk uçakla türkiyeye döndüm ve bu olayı nereye nasıl şikayet edebileceğimi hala avukatımla birlikte tartışıp araştırıyoruz dinlediğiniz için teşekkürler.

(Visited 4 times, 1 visits today)