Geçtiğimiz yıllarda tüm dünya bir felaketle karşılaştı. Hepimiz üzüldük, şaşırdık. Ne yapacağız bilemedik. Salgın hastalık pandemiye dönüştü. Tüm düzenimiz bozuldu. Öğrenciler ve öğretmenler okula, anne babalar da işlerine gidemedi.
Evlerin içi okul forması altına pijama giyen öğrenciler, pijama üstüne ceket ve gömlek giyen anne babalarla doldu. Salgın hastalık nedeniyle evden çalışma ve yine evden çevrimiçi toplantılara katılabilme olanağı ortaya çıktı. Bizim evde de durum böyleydi.
Salgın hastalık hızını kesmeye başladığında ise hepimizin aklında, acaba ev dışındaki ofislere gerçekten anne ve babalarımızın ihtiyacı var mı sorusu belirdi. Aslında evden çalışmak kolaydı. Yol masrafı yoktu. Kimse resmi olarak giyinmek zorunda değildi. Yolda trafikte kaybedilen zaman da yoktu. Tüm işler oturulan yerden, evin salonundan halledilebiliyordu.
Ofis olarak kullanılan işyerlerinde elektrik ve su kullanılmıyor, yemekhane masrafları ortadan kalkıyordu; yani harcamalarda çok büyük tasarruf sağlanıyordu. Benim fikrime göre hem çalışan hem de işverenler için büyük kolaylık sağlanmıştı. Ancak gün geçtikçe evin ofis olarak kullanılmasının pek de güzel olmadığını düşünmeye başladım.
Ev özel bir alan demekti. Aile demekti. İş yerine çevrilmemeliydi. Belirsiz ve uzayan çalışma saatleri, evde kaliteli zaman geçirmenin önünde büyük engel olmuştu. Annem ve babamı mesai saatleri dışında göremez olmuştum.
Bence anneler babalar işleri için dışarı çıkmalı, işleri bittiğinde eve döndüklerinde ise işle ilgili hiçbir şey olmamalıydı. Aslında evlerin ofise çevrilmesinin ekonomik olarak tüm insanlara, doğaya ve çevreye çok katkısı vardı. Ama evlerin ofis olarak kullanılması da evlerin doğallığını, güzelliğini, huzurunu bozmuştu.
Evden çıkmayan insanlar sosyalleşmeyi unutmuş, birbiriyle sohbet etmez olmuş, iş arkadaşlarından ve takım çalışmasından da uzak kalmıştı.
Dünyamızda her gün yeni bir sınavla uyanıyoruz. Ofislerin tarihe karışmasını gündeme getiren pandemi, bence bizler için büyük bir sınavdı. Her ne kadar evden çalışma fikri ilk başlarda herkese çok keyifli gelse de bence o kadar da keyifli değildi. Hem ofisin hem de evin kendi amaçları için kullanılması, bence hepimizin mutluluğu ve huzuru için çok önemli.
İş yerlerinde yapılan gereksiz harcamaların kontrol altına alınması ile ofislerin açık tutulmaya devam etmesi, iş hayatının ofiste ve aile hayatının da evde kaliteli bir şekilde devamı için bence çok önemli.
Sizce pijama üstü ceket mi rahat, yoksa her sabah tertemiz giyilen kıyafetlerle işe gitmek için çıkılan yolda güneş ışığını yüzümüzde hissetmek mi? Ne dersiniz?