Peşinizi Bırakmayan Şanssızlık Eşyalarınızdan mı Kaynaklanıyor?

Daha önce hiç şanslı veya şanssız olduğu söylenen eşya veya sayılarla ilgili bir olay yaşayıp şanssızlık getirdiği iddia edilenlerin gerçekten şanssızlık şans getirdiği iddia edilenlerin de gerçekten şans getirdiğini gördüğünüz oldu mu? Peki ya bunun tam tersi, şans getirdiğini düşündüğünüz şeylerin getirmediği veya şanssızlığa neden olabilecek şeylerin aslında sizi etkilemediğini fark ettiniz mi?

Herkes şanslı numaraların ne olduğunu bilir ve herkesin kendi diyebileceği şanslı bir numarası vardır. Yine de birkaç sayı, Dartmouth College’da çeşitli kültürlerden öğrencilerle anket yaparak yapılan bir araştırmaya göre aslında çok daha büyük kitleler için çoğunlukla aynı.

Muhtemelen siz de bu yapılan çalışmaları destekleyecek bir biçimde genel olarak bazı sayıların şanssız veya bazılarının şanslı oluğunu duymuşsunuzdur. Mesela 13 sayısı dünyanın çok büyük bir kesimindeki insanlar tarafından şanssız olarak kabul görürken bundan çok daha fazla insan bu sayının şanssızlık getirdiğini düşünmese de 13 sayısı hakkında böyle bir söylem olduğunu duymuştur. Bir benzeri 8 sayısı için de söylenebilir. Aynı şekilde bu sayının da şans getirdiğine inan insanlar oldukça fazladır.

Bunun bir benzeri durum aynı sayılar gibi bazı eşyalar için de geçerli. Evinize getirdiğiniz bir şey kötü şans, ilişki sorunları ve hatta ölüm getirebilir mi? Dünyanın dört bir yanından efsaneler, böceklerden kuşlara, uğursuz renklere kadar çeşitli şanssız eşyaları ve ögeleri evlerimizden uzak tutmamız için bizi uyarıyor. Mesela dünyanın bazı yerlerinde baykuş simgesi, birinin doğum gününü erkenden kutlamak, hiçbir şey kesmeden bir makası açıp kapatmak veya dolunay varken su içmek bunlardan bazıları.

Aslına bakıldığında ne yapılan eylemlerin ne sayıların ne de eşyaların bize şans veya şanssızlık getirmesinin ardında hiçbir bilimsel açıklama bulunmamaktadır. Peki, durum böyle iken nasıl oluyor da dünyanın birçok yerinde insanlar hala bunlara inanmaya devam ediyor. Bunun temelde iki sebebi vardır, bir tanesi insanın bir şekilde yapısı gereği başına gelenlerin bir şeylere bağlı olmasını istemesi; diğeri ise kişinin sürekli duyduğu şeylerle ilgili her ne kadar farkında olmadan da olsa algıda seçicilik yapıyor olması.

Bu sebeplerden ilki aslında bambaşka bir makale konusu fakat kısaca bahsetmek gerekirse insan denilen varlık psikolojik olarak evrende yalnız olduğunu ve başına gelen olayların, yaşadığı hayatın, kendinin ya da başkalarının yaptıklarının sonucu olduğunu veya sadece bir tesadüften ibaret olduğuna ikna olmayacak kadar zayıftır.  İnsan her zaman belki de bir kısa yol olarak görmesi sebebiyle hiç çaba harcamadan bir şeylerin iyiye gitmesini istediği, gelecekte yaşayacağı olayların iyi olmasını veya kötü olmamasını istediği için bunlar için çaba harcamak yerine batıl inançlara bel bağlıyor. Sonuç olarak insanların bu tür asılsız şeylere inanmasının sebebi arkasında elle tutulur veya bilimsel veriler olması değil bu insanların psikolojilerinin yeterince güçlü olmaması sebebiyle bunlara inanmaya ihtiyaç duyması.

Algıda seçicilik diyerek anlatılmaya çalışan şey ise insanın sürekli duyduğu şeyleri aklında tutarak aslında bağlantısı olmamasına rağmen yaşadığı olaylarla bunları bağdaştırması. Kişinin yaşadığı şanssız veya kötü olaylarda aslında belki onlarca olayla ilişkili unsur olmasına rağmen olayın türüne göre daha önce duyulan şeylerin yaşanan olaylar ile bağdaştırılması bu batıl inançlara delil olarak görülebiliyor. Ne olursa olsun bu gibi çıkarımlar kişinin kendi düşünce sistemine doğrudan bağlı olduğu için herhangi bir bilimsel veri olarak kabul edilemez.

Sonuç olarak şans veya şanssızlık getirdiği öne sürülen olay, eşya veya sayıların böyle olduklarına dair hiçbir bilimsel veri olmamasın yanında bazı sayı veya eşyaların diğerlerine kıyasla hiçbir sebebi olmaksızın şanslı veya şanssız olması duruma düz mantığa uygun olan bir durum da değildir.

(Visited 207 times, 1 visits today)