Pelin’le Bulduğumuz Altın Bileklik

Bir gün arkadaşım Pelin’le yürüyorduk ve tam yere baktım sonra “Pelin dur!” dedim. Pelin de “Ne oldu?” dedi. Dedim ki “Pelin sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum, yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?” dedim. O da hemen yere baktı. Bilekliği elimize aldık ve gerçekten öyle görünüyordu. Belki biri düşürmüştür diyerek birilerine sorduk. Ama sorduğumuz kişilerin hepsi “Benim değil.” demişti. Bileklik elimizde kalmıştı, ne yapacağız diye düşünüyorduk ama bulamadık. Altının gerçek olup olmadığını öğrenmek için kuyumcuya gittik. Gittiğimizde gerçek altın olduğunu öğrendik. Sonra birkaç kişiye daha sorduk. Ama hepsi “Benim değil.” dedi. Sonra Pelin’le “Bu kimin olabilir ki?” diye düşünmeye başladık. Sonra ailelerimize sormaya karar verdik ve yanlarına gittik. İlk benim aileme sonra da Pelin’in ailesine soracaktık. Neyse yanlarına gidince “Anne, baba biz Pelin’le bir altın bilezik bulduk.” dedim. Annem “Kızım o oyuncak olmasın?” dedi. “Yok anne değil, kuyumcuya bile gittik.” dedim. Annem düşünmeye başladı. “Kızım birilerine sordunuz mu?” dedi. “Anne biz neredeyse elli kişiye sorduk ama hepsi “Benim değil.” dedi.” Bu arada babam boş boş oturup gazete okuyordu ve cevap bile vermedi. Neyse sonra annem “Babana sor, o boş boş oturuyor.” dedi. Babam “Nereden bileyim bu işleri ben?” dedi. “Bu işleri ben bilmem, anneniz bilir.” dedi. Annem de “Ya bir şey bilsen şaşarım.” dedi. “Neyse Pelin, biz senin ailene gidelim.” dedim. Pelin de “Olur.” dedi. Zaten biz komşuyduk o yüzden yol çok kısaydı. Neyse biz geldik ve Pelin “Anne, baba.” dedi. İkisi de “Efendim?” dedi ve anlatmaya başladık. Anlattıktan sonra babası “Bence ikinizin olsun.” dedi. Biz de “Peki.” dedik ve paylaştık.

(Visited 2 times, 1 visits today)