Pelin, Melis ve Melih üç kardeştiler. Pelin kahverengi saçlı, yeşil gözlü ve meraklı, Melis turuncu saçlı, kahverengi gözlü ve agresif, Melih ise sarı saçlı, mavi gözlü ve utangaç bir çocuktu. Pelin on, Melis sekiz, Melih ise yedi yaşındaydı.
O gün Melih erkenden uyandı. Annesinin yanına gidip “Bugün ayın kaçı?” diye sordu. Annesi “Bugün ayın beşinci günü.” dedi. Melih hemen ablası Melis’in odasına gidip ablasını uyandırdı. Melis’e “Bugün Pelin ablanın doğum günü.” dedi. “Yaşasın!” dedi Melis ve hemen annelerinin yanına gittiler.
Melis:
– Bugün Pelin ablanın doğum günü mü?
– Evet Melis, dedi annesi.
Melih:
– Bana neden inanmıyorsun Melis?
– Ya, yanlış duyduysan?
– Duydum işte duydum.
– Tamam abartmayın çocuklar, sessiz olun, ablanız uyuyor, dedi anneleri.
– Doğru, haklısın anneciğim, dedi Melis ve Melih.
Melis ve Melih ve anneleri, Pelin için bir harita hazırlamaya karar verdi. Harita arka bahçenin bir haritası olacaktı: Altı ağaç, birkaç tane çalı, taşlardan bir yol ve dize kadar uzanan çimenler.
Melis:
– Peki hediye ne olacak? Tablet mi? Telefon mu? Bilgisayar mı? Ablamın var ama neyse.
Melih:
– Yoksa kalemlik mi? Söyle artık çok meraklandım anne?
– Bir bileklik, dedi annesi.
– Seçe seçe bunu mu seçtin anne, dedi Melih.
– Lütfen sus da annem konuşsun, diye çıkıştı Melis.
– Of tamam tamam, dedi Melih.
Annesi:
– Bu altın bir bileklik ve çok nadirdir.
– Peki bunu nadir yapan nedir, diye sordu Melis.
– Üzerine isim basıldığı için nadirdir.
– Ona da al, bana da al, dedi ve ekledi “Hadi bilmeceleri yazmaya başlayalım.”
Plan şöyleydi: Harita, Pelin’in yatağının üzerine konulacak. Pelin haritada belirlenen yere gidip bilmeceyi çözecek. Bilmecenin cevabı gitmesi gereken diğer yerin adı olacak.
Pelin gözlerini açar açmaz yatağından kalktı ve üzerine en güzel kıyafetlerini giydi. Yatağındaki haritayı gördü ve inceledi. Hemen birinci bilmeceyi çözdü. İkincisinde biraz zorlandı. Üçüncüsünü beş-on saniye içinde çözdü ve dördüncüye geldiğinde bilmeceyi zar zor çözdü.
Evin arka kapısına ulaştı. Orada kardeşleri duruyordu. “Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?” diye sordu Melis. Pelin yere çökerken Melis, Melih ve annesi “Sürpriz! Doğum günün kutlu olsun.” diye bağırdılar. Pelin “Bunların hepsi benim için miydi? Çok teşekkür ederim.” dedi ve hep beraber eve gidip güzel bir kahvaltı yaptılar.