Hayal gücü körelmiş bir insan hala insan kalabilir mi? Bizi robotlardan ayıran en büyük özelliğimiz hayal gücümüz ve duygularımız değil miydi ? Yavaş yavaş hepimiz birer birer kendi ellerimizle ürettiğimiz robotlara dönüşüyoruz farkında olmadan. Robotlardan bizi ayıran özelliklerimizi yok ediyoruz. Hayal kurmuyoruz , sorgulamıyoruz , araştırmıyoruz. Önümüze ne gelirse alıyor, kabulleniyoruz . Sorgulamıyoruz. Daha fazlası olabileceğini daha farklı olabileceğini düşünmüyoruz. Her gün milyonlarca insan işe gidip bilgisayar başında tüm gününü harcayıp eve geri dönüyor ve tüm hayatı boyunca bu döngüyü tekrarlıyor. Daha fazlasını hayal etmiyor. Adeta kodu girilmiş bir robot gibi sadece ona denileni yapıp her gün ,her yıl aynısını tekrarlıyor. Sonunda da dünyaya hiçbir izini bırakmadan gidiyor.Kendi izi olmayan bir insan nasıl izini bırakabilir ki zaten? Kendi düşüncesi olayan bir insan nasıl dünyaya bir şey katabilir ? Nefes alan robotlar ya da çalışan köleler onlar. Ne verilirse onu yaparlar ne bir eksik ne bir fazla.Gerçi hayal kurmanın, insanların istediklerini elde ettikleri bir dünya yaratmaktan ibaret olduğu düşünüldüğü bir dünyada yaşıyoruz.Bu yüzden belki de bütün silahlardan daha güçlü olan hayal gücünü sadece çocuklara mahsus görüyor, yetişkinlerin hayal kurmasına gülüyoruz.
Bir türlü anlayamıyoruz ama yaratılıcığın ham maddesi aslında hayal gücü. Graham Bell ‘in hayal gücü olmasaydı onlarsız nefes bile alamadığımız telefonlarımız da olamazdı. Ya da Newton kafasına düşen elmayı merak etmesiydi yer çekiminden haberimiz bile olmayacaktı. Şu ana kadar bulunan icatların , keşfedilen bilimlerin hepsini insan beyninin yaratılıcığına borçluyuz. Özellikle giderek yapaylaşan bu dünyada belki de bizim en çok yaratıcı beyinlere ihtiyacımız var. Ahmet Ümit ‘in de dediği gibi : “ Bize çalışan köleler değil, yaratıcı zekalar gerek.” Robotlar zaten artık bizim yerimize çalışıyor. İnsan gücüne gerek kalmadı. Artık beyin gücüne ihtiyaç var. Yani bolca yaratıcılığa ve dolayısıyla bolca hayal gücüne . Ama biz tam tersini yapıyoruz. Okullarda hayal gücünü köreltiyoruz. Onlara yaratıcılıklarını kullanabilecekleri hiçbir alan tanımıyoruz.Önlerine bir sınav koyuyor ve her şeyi ona bağlıyoruz. Hayatları bile ona bağlı gibi davranıyoruz.Gideceği üniversiteyi, yapacağı mesleği sadece bir sınava göre karar veriyoruz. Her şeyi o sınavla ölçebileceğimizi sanıyoruz. Peki ya yaratıcılık ,fikirler, hayal gücü onlar da ölçülebiliyor mu o sorularla? İçlerinden ne kadar iyi mucitlerin çıkabileceğini söylüyorlar mı mesela ? Sırf bu yüzden kim bilir kaç tane fikri daha doğmadan toprağa gömdük. Ve gömmeye de devam ediyoruz. Oysa yapılan en büyük icatlar bu yolla bulunmadı mı?
Her geçen gün aramızdan biri daha fikirlerini kaybedip robotlaşmaya başlıyor.Peki ya sen ? Sen bu hikayenin neresindesin? Çalışan bir köle misin yoksa fikirlerine sahip çıkabildin mi? Belki de yaratıcı zekamıza geri dönmek için robotlaşan beynimizin kapama düğmesine basma vaktimiz gelmiştir.