Dünyada ortaya bir fikir atıldığında ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın o fikir unutturulamaz. O mum bir defa yandığında asla söndürülemez. Çünkü ne kadar bir fikrin üstünde baskı olursa olsun birileri illaki o fikri duyar ve illaki bir yerlerden birileri o fikri hayata kavuşturur.
İnsanlık tarihi boyunca birçok kez bir fikrin baskılanma çabasını görebiliriz. Özgürlük, adalet, eşitlik… gibi günümüzde büyük önem taşıyan birçok değer çok eski zamanlarda o kadar baskılandı ki insanlar o değerlerin varlığını bile bilmiyordu. Ama birileri yeterince kuvvetle o fikri hayata geçirince bütün dünya değişti. Örneğin günümüzde çok önemli olan bu değerlerin temeli Fransız İhtilali’nde atıldı. Büyük baskı altında kalan insanların bir anda çok güçlü ve çok haklı bir şekilde isyan çıkarmasıyla bütün dünyaya yayılan bu değerler günümüz dünyasını fazlasıyla etkiledi.
İnsanların aklında ilk başta bir fikir oluşmayabilir. Oluşana kadar o fikrin varlığından haberleri bile yoktur. Ancak dünyanın öteki ucundaki normalde önemsiz görünen bir adamın sürdüğü çok mantıklı bir fikir ne kadar önemsiz adam tarafından sürülmüş olsa da mantıklı ve haklı olduğu için bir anda bütün dünyaya yayılır ve o fikri destekleyen insanlar seslerini duyurmaya başlarlar. Ünlü bir astronom olan Galileo zamanında gerçek bilgileri ve fikirleri dünyaya yayımlamak üzereyken kilise ile ters düştüğü için ölüm cezasına çarptırılmıştır. Sonradan hayatta kalıp çalışmalarına devam etmek istediği için söylediklerini yalanlayan Galileo, idam cezasından kurtulup ev hapsine mahkûm edilmiştir. Evinde yaptığı çalışmalarla ve yazdığı kitaplarla fikirlerini dünyaya gizlice yayan Galileo günümüz astronominin temellerini atmıştır.
Ünlü matematikçi Pisagor da aynı şekilde yaptığı yenilik ve buluşları siyasi çevre yüzünden baskılandığı halde çalışmaya devam etmiş ve çalışmaları modern matematiğe katkı sağlamıştır. Peki bu iki ünlü adamın ortak noktasını fark ettiniz mi? İkisi de ne kadar baskı altında kalsalar da ölümle tehdit edilseler de çalışmaya devam etmişlerdir ve fikirlerini hayata kavuşturmuşlardır. Zamanında özgürlük adı altında açılan ilk savaşlarda “özgürlük” fikrini ilk defa ortaya atan çoğu kişinin hayatını kaybetmesine rağmen o fikir nesiller boyunca taşınmış, günümüze kadar ulaştırılmış ve şimdi “İnsan Hakları” dediğimiz evrensel kanunların temelini atmıştır.
Evet, bütün fikirler ortaya atıldığı anda ün kazanmamıştır. Özgürlük fikri bir esirin aklına ilk defa geldiği anda dünyaya yayılmamıştır. Dünyaya yayılması için gerekli bir zaman, güç ve irade vardır. Yani bir fikir ortaya atılır atılmaz yayılmaz. Ama yayılacağı anda da asla durdurulamaz. Bununla ilgili Victor Hugo’nun bir sözü vardır: “Zamanı gelen bir fikrin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz.”
Sonuç olarak bir fikir ortaya çıktığı an hiçbir zaman yok edilemez. Ne kadar yayılması vakit alsa da asla durdurulamaz ve evrensel bir kanun haline gelir. Bu yüzden de birilerinin aklına yerleştiğinde o fikir eğer paylaşılırsa unutulamaz. Yani fikirler ölmez.