PARLA’NIN GÜNDÜZ HAYALİ

Sadece gece yaşamak mı? Ne kadar da zor, düşünebiliyor musunuz? Ben size Parla’nın hikayesini anlatayım da ne kadar zor olduğunu onun hikayesinden öğrenin.

Parla 11 yaşında, mavi gözlü, sapsarı saçları olan, arkadaşlarını seven ve arkadaşları tarafından sevilen, çok eğlenceli anne ve babaya sahip, sevimli mi sevimli, çok mutlu bir çocuktu. Fakat Parla’yı mutsuz eden tek şey sadece gece olan bir dünyada yaşamasıydı. Bu dünya bizim dünyamızdan çok daha farklıydı. Işıklar her yerdeydi, ışık olmadığında sokaklar kapkaranlık oluyordu. Karanlık olmasının tek güzel yanı tüm yıldızları görebiliyor olmasıydı. Her gün saat 08.00’de uyanıp güçlü bir fenerle heyecanla okula gidiyordu. O güçlü fener yüzünden gün boyu kolaylıkla hareket edebiliyordu. Okul bittikten sonra eve geri aynı fenerle dönüyordu. Bu onun için çok zordu çünkü hiçbir zaman kendini uyanmış gibi hissetmiyordu. Neden mi? Çünkü hiç gündüzü göremediği için sanki gece vaktinde hep zaman durmuş gibi hissediyordu. Yarı uyur halde günü bitiyormuş gibi hissediyordu. Her gün 1 saat gözlerini kapatıp hayallere dalıyordu. Hayalinde hep güneşin parıl parıl parladığını, artık fenere ihtiyaç duymadan sokaklarda arkadaşlarıyla koşup oynadığı, bulutları gördüğünü, o bulutları farklı farklı şekillere benzettiğini hayal ediyordu. Ve biliyordu ki bir gün bu hayali gerçekleşecek ve o dünyanın en mutlu çocuğu olacaktı. Artık Parla fener kullanmak zorunda olmayacak, güneşi hep görecek ve aydınlıkta tüm sevdikleriyle mutlu bir şekilde yaşayacaktı.

 

(Visited 7 times, 1 visits today)