Şehirlerin dili olsaydı ne de güzel olurdu.
Paris’in dili olsaydı, her şeyi anlatırdı. Kötü anları, iyi anları, yol tarifleri, en sevdiği yemekleri, orada yaşanan olayları… Kolay da olsa zor da olsa cevaplayabileceği bütün soruları cevaplardı. İnsanlar o şehri kötülese de güzelliğinden, narinliğinden ödün vermeyip anlatmaya devam ederdi.
Paris’te söylenen ünlü sözlerini söylerdi. Mesela:
“Appréciez les petites choses de la vie car un jour vous regarderez en arrière et réaliserez qu’elles étaient les grandes choses.” anlamı ise “Hayatta küçük şeylerin keyfini çıkarın. Çünkü bir gün geriye dönüp bakacak ve aslında büyük şeyler olduğunu fark edeceksiniz.” gibi ünlü sözleri söylerdim. Aslında bir şehrin dilinin olması ve konuşması garip gelirdi. Ama belki de insanlığın yararına olurdu, kim bilir…