Şan, şöhret, para; birçok insanın içten içe arzuladığı ve kıskandığı şeylerdir sonuçta biz sıkıcı hayatlarımızı yaşarken başka insanların özel jetiyle bugün Paris’te yarın Venedik’te olması imrenilmeyecek gibi değil. Kendimizi parası bol olan kimselerin yerinde hayal edip hayatlarımızın tıpkı onlarınki gibi çok eğlenceli ve toz pembe olacağını düşünürüz kimi zaman.
Paranın mutluluğu getireceğine o kadar inandırmıştık ki kendimizi daha okula ilk başladığımız günden beri herkesin saygı duyduğu, çok para kazanan bir insan olmak için çalışmaya başladık. Para sahibi olunca ne olacaktı peki, kendimize büyük gösterişli bir ev, son model arabalar, en son teknoloji cihazlar alabilecektik. Peki ya bizden gidenler, onları hiç düşünmemiştik bile. Daha fazlasını alabilecekken sahip olduklarımızla yetinmek anlamsızdı çünkü, aslında kaybetmeye başladığımız nokta tam da bu doyumsuzluğun başladığı zamandı. Yeni aldığımız her şeyin bizden bir şey götürdüğünün farkında değildik, işin kötü yanı kaybettiklerimiz kazandıklarımızdan çok daha değerliydi, nefsimize teslim olduğumuz her an kendimizden ödün veriyorduk.
Cebimizdeki para bizi daha saygıdeğer, güçlü ve önemli hissettirebilir; bu hisler bağımlılık yaparak baştaki masum isteklerimize bizi muhtaç bıraktırır ve paramız arttıkça bu ihtiyaçlar da artar ama asla bitmez. Paramız arttıkça kendimize ihtiyaç olarak gördüğümüz şeylerin sayısı artar, aldığımız her şey irademizin daha güçsüz olmasını sağlar.
Etrafa saçtığımız paralardan nasibini almak için pusuda bekleyen arkadaş sandıklarımızın, cüzdanımızdaki kağıtlar azaldıkça uzaklaştığını fark ederiz bazen. Paramız varken herkesin sevdiği ve saydığı biriyken bir anda kendimizi hiçkimsenin hiçkimsesi olarak buluruz. Size verilen değerin cüzdanınızın ne kadar kabarık olduğuyla orantılı olması bir hayli onur kırıcı ve acı bir durum olmasına rağmen hala insanları parayla satın almaya çalışan kimseler var, kendi kişiliklerinin beş para etmediği kanısına varmış ve yalnız kalmamak için etrafında onu pohpohlayacak insanlara ihtiyaç duyan kişiler.