Her zamanki gibi sabah kuşların sesiyle uyandım. Hava yağmurluydu ve tavandan yağmur damlaları düşüyordu. Hiç dışarı çıkasım yoktu ancak eğer çıkmazsam şu an kaldığım evde bile kalamayacağımı biliyordum o yüzden mecburdum. Her gün giydiğim kıyafetlerimi giydim, kahvaltıda çeyrek ekmekle reçel yedim, içinde çoraplar olan çantamla birlikte bir battaniye aldım ve şehir merkezinde her gün oturup çorap sattığım yere doğru yola koyuldum.
Yoldan geçerken her zamanki gibi piyango standının yanından geçiyordum. Aklıma dünden kalan bir piyango bileti almaya yetecek kadar param olduğu geldi ve bir bilet aldım. Piyango biletini satan adam sonucu öğrenmek için yarın onun yanına uğramamı söyledi. Biraz daha yürüyüşten sonra yerime yerleştim. Hüzünlenmiştim biraz çünkü yıllardır her gün önümden geçen aynı insanlar bana yıllardır bir kere bile selam vermemişti. Daha önce birkaç kez alışveriş yapan kadınlar bile geçerken yok sayıyordu beni. Kaç kere sohbet ettiğim esnaf amca da yok sayıyordu beni. Ama, bu durumu artık kabullenmiştim, bu duruma çok kafa yormamaya çalışıyordum fakat düşünmeden edemiyordum. Müşteri beklerken düşündüğüm bir başka şey ise piyango biletimdi. Daha önce de yüzlerce piyango bileti almıştım ancak sadece bir kere ödül kazanabilmiştim o da zaten çok küçük bir miktar paraydı. Bu yüzden ara sıra düşünsem bile hiçbir umudum yoktu ama buna rağmen para buldukça almaya devam ediyordum. Artık hava kararmıştı, ne çok ne az kazanmıştım bugün, eve doğru yola koyuldum. Bir an önce eve varmak istiyordum çünkü tüm gün yağmur yağmıştı ve çok üşümüştüm. Eve varınca hemen tek pijamalarımı giyip yatağa atladım ve yırtık yorganımla kendimi sarmaladım.
Sabah uyandığımda hava dünün aksine çok güzeldi. Güneşin parıltısı gözlerimi alıyordu. Aklımda piyango biletim vardı o yüzden büyük bir heyecanla evden çıktım. Piyango standının önünde kameralar vardı, yoksa benim için mi bekliyorlardı? Ve tahmin ettiğim gibi oldu, stanttaki adam büyük ikramiyeyi kazandığımı söyledi. O sırada bir sürü kamera beni çekiyordu ve etrafta kalabalık oluşmuştu. Çok heyecanlıydım, hayatımın değiştiği andı bu. Orada fazla zaman kaybetmeden çekimi alıp bankaya gittim, kendime bir kredi kartı çıkartıp bütün parayı oraya yatırdım. İlk önce en pahalı kıyafet mağazasından kendime kıyafetler alıp orada giydim ve kendime bir otel odası tutup oraya yerleştim. Artık beni görmezden gelen esnaftan, benden alışveriş yapan kişilerden intikam alma zamanının geldiğini düşündüm. Öncelikle esnafa baskın yapıp dükkanlarındaki her şeyi yıktım. Bunu yaparken çok keyif alıyordum, esnafın yüzündeki çaresiz ifade bana zevk veriyordu. Sonra istediğim mağazalara girip bu zamana kadar istediğim ama alamadığım her şeyi almaya başladım. Satış elemanlarına emirler yağdırıyordum, bu çok hoşuma gitmişti. Piyangoyu kazandık sonra birkaç gün boyunca dünyanın en mutlu adamı bendim. Yine bir caddede dolaşırken kendimin eski hali gibi sokakta yerde oturmuş satış yapan bir adama denk geldim. Dona kalmıştım, orada öylece dakikalarca dikildim. Eskiden kim olduğum ve piyangoyu kazandıktan beri olduğum kişi, yaptığım şeyler gözümün önünden geçti. Piyangoyu kazandıktan sonra kendimi ne kadar kaybettiğimi ilk kez o anda fark ettim. Satıcıya yüklü bir miktarda para bıraktım ve dükkanını dağıttığım esnafa gidip özür diledim yaptıklarımdan dolayı. Ben onlar gibi olmak zorunda değildim.
Paranın yarattığı sarhoşluktan çıkmıştım artık. Halen zengindim ama sarhoş değildim. Kendi kendime paramı düzgün kullanacağıma ve bir daha para yüzünden kendimi kaybetmeyeceğime söz verdim. Ben diğerlerinin aksine parası olmayanları görmezlikten gelmeyecektim.