Covid-19 virüsünün ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık 2019’da belirtilerle ortaya çıkmasının, 3 Ocak 2020’de tanımlanmasının ve zaman içinde hızla bütün dünyayı etkisi altına almasının üzerinden neredeyse 4 yıl geçti. Ülkemiz de aynı yılın mart ayından itibaren ilk vakanın görülmesi sebebi ile yoğun bir dizi önlemlerin alındığı bir sürece girdi. Günümüzde çeşitli varyasyonlarına dönüşmesiyle tam anlamıyla sonlanmış olmasa da alınan izolasyonla ilgili tedbirler, ilki sadece 11 ay sonra bulunan aşıların uygulanması sayesinde bu hastalık tedavi edilir noktaya gelebildi.
Alınan tedbirlerden bahsetmek gerekirse; ilk etapta hastalığın bulaşıcılığının önlemesinin ilk adımı kapanma oldu. Okullar kapatıldı, çocuklar evlere kapandı, dersleri ve sınavları online takip etmeye başladı. Devlet dairelerinde ve işyerlerinde çalışan sayısının azaltılması için nöbet veya vardiya sistemine geçildi. İnsanlar sokağa, alışverişe kontrollü olarak, belirli saatlerde çıkartıldı. Maske ve dezenfektan kullanmak şart oldu. Dolayısıyla temizlik ve hijyen anlayışımız büyük ölçüde değişti.
Buradan varacağımız en net sonuç aslında Covid-19’un en çok insan ilişkilerini ve sosyalleşmeyi, komşuluk ilişkilerini ve iletişimi etkilediğidir. Ayrıca mesafe kavramını benimsememizi sağladı, özgürlük anlayışına farklı bir bakış açısı getirdi, doğaya yönelmemizi sağladı, mesai ve tatil anlayışımızı değiştirdi.
Ayrıca pandemi döneminde tedbir olarak uygulanan online eğitim seçeneğinin pratikliği ve uygulanabilirliği hayatımızda kalıcı bir yer edindi. Bu kolaylık sadece eğitimle sınırlı kalmayıp alışverişlerimizde de kolaylık sağlamaya başladı. Online verdiğimiz siparişler moto kuryeler tarafından getirildiği için pandemi sayesinde yepyeni bir çalışma alanı da yaratılmış oldu. Özelikle özel şirketlerin zaman ve enerji tasarrufu sağladığını görmesiyle çalışanlarına evden/uzaktan çalışma imkânı tanımaya başladı. Bunların dışında görsel-işitsel medya üretenler de yine kendi evlerinde ve ofislerinde yaptıkları çalışmaları online yayınlayarak hem şöhret oldular hem para kazandılar. İnsanlar kendi ürettikleri ürünleri, artık kullanmadıkları kıyafetleri, elden çıkarmak istedikleri eşyaları online satarak gelir elde etmeye başladı.
Elbette bütün bu işlemlerin online yapılabilmesi için gerekli sistem, cihaz ve teknoloji bilgisi daha çok önem kazandı. Bu alanda çalışanlar ellerindeki yazılımları geliştirme yolunda her geçen gün ilerleme kaydettiler; adeta bunu bir yarışa dönüştürdüler. Tabii ki burada en kazançlı çıkan teknolojik gelişmeler ve bunları kullananlar oldu. Hayatımızın online sisteme geçmesinin bir handikabı ise teknolojiyi kullanan bazı insanların bu imkânı dolandırıcılık ve sahtecilikle kolay para kazanma yolu olarak görmesidir. Sanal ortamda gerçek kimlikler kolaylıkla saklanabildiği için bu kişilerin tespiti pek mümkün olmamaktadır.
Ayrıca yapılan bazı araştırmalar pandemi süreci sonrasında insanların kalabalık ortamlardan uzak durmaya çalıştığı için hastaneye bile gitmekten çekindiğini, insan ilişkilerine getirilen mesafe nedeniyle kendini zihinsel olarak nerede rahat ve sağlıklı hissedeceklerse bunlara doğru yöneldiğini, daha çok da doğayı tercih ettiğini göstermektedir.
Netice itibariyle, her ne kadar ilk çıktığı anda korkunç bir yıkıcı ve ölümcül etki yaratmış olsa da insanoğlunun kendini yeni şartlara adapte edebilme ve yeni oluşan şartları kendine adapte edebilme kabiliyeti sayesinde pandemi sürecinden de büyük ölçüde kazançlı çıkabilmiştir.
Kaynak:
https://www.bbc.com/turkce