Pamukkale Gezim

Bugün çok güzel bir güne uyandım. Nedenini sorarsanız, Pamukkale’ye gitmek için bir biletim vardı ve uçak bir saat içinde kalkacaktı. Hızla üstümü giyip havalimanına geldim, uçağa bindim ve uçak kalktı. İki saatlik bir yolculuğun ardından sonunda ayağım yere bastı. İlk başta her şey normal gibiydi, ama travertenlerin beyaz ihtişamı beni büyüledi. Sonsuzluğa uzanan bu beyaz teraslar, güneş ışığında adeta parlıyordu. Ilık termal suların içinde çıplak ayaklarımla yürürken tüm stresim ve yorgunluğum bir anda yok oldu. Aynı buranın ismi gibi, pamuk gibi oldum.

Yolumun ilk durağı, travertenlerin üstündeki Hierapolis Antik Kenti oldu. Roma döneminden kalma bu büyüleyici yerleşimde, antik tiyatroda oturup hayal ederek binlerce yıl öncesine yolculuk yaptım. Tüm bunları yaşarken öğle oldu. Oradaki güzel bir restoranda Denizli Kebabı yedim. O kadar lezzetliydi ki, hayatımda asla bu lezzet şölenini unutamam. Restoranın ardından Kleopatra Antik Havuzu’na gittim. Termal suyun içinde antik sütun kalıntıları arasında yüzmek çok güzel bir histi. Yorgunluğumu unuttum, ruhum adeta yenilendi.

Gün batımına doğru geri travertenlerin tepesine çıktım ve gün batımını en güzel yerden izledim. Gökyüzünün hafifçe ve sırayla pembe, turuncu ve kırmızı oluşunu izlerken büyülenmiştim. Bu Pamukkale gezim bana çok şey kattı. Bu gezi, hayatımda asla unutamayacağım, güzel ve rahatlatıcı bir günün ve unutulmaz bir anının yerini aldı.

(Visited 4 times, 1 visits today)