Bir gün yine erken saatte kalktım. Saatin erken olduğunu pencereden bakınca anlayabiliyordum daha güneş doğmamıştı. Yataktan kalktım ve cep telefonumu aldım. Sadece birkaç bildirim vardı. Çoğu da farklı şeylerle alakalıydı. Artık yataktan kalkmalıyım, diye düşündüm. Yataktan kalktım, birkaç adım attım ve yere yığıldım. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Kendime baktım bir yerimde bir morluk ya da ona benzer bir şey var mı diye ancak her şey normaldi.
Bu konuya çok takılmadan kahvaltımı hazırlamak için mutfağa gittim, buzdolabını açtım, mutfaktan yumurtaları çıkarttım ve yumurtaların haşlanması için ocağı açtım. Yumurtalar haşlanırken telefonum çaldı. Arayanın kim olduğunu bilmiyordum çünkü gizli bir numaradan beni aramıştı. Biraz tereddüt etsem de telefonu açmaya karar verdim. Tam telefonu açacakken telefonu arayan kişi telefonu kapattı. Zamanlama biraz beni ürkütse de çok kafama takmadım ve yumurtama bakmak için yine mutfağa yöneldim. Kahvaltımı yaptıktan sonra sabahki olayları düşünmek için dışarıya çıkmaya karar verdim. Dışarı çıktığımda evimin yakınındaki parka gittim ve bir bank seçip oturdum. Sabahki olayları düşünürken yanıma birisi geldi ve bir şey demeden oturdu. Birkaç dakika sonra sohbet etmeye başladık. Konuşma şekli ve üslubu gerçekten etkileyiciydi ancak konuşması sanki birinin ağzından laf almaya çalışır gibiydi. Buna çok takılmadım ve beraber sohbet etmeye devam ettik. Bir müddet sonra benim hakkımda daha fazla şey bilmek istediğini söyledi. Ben pek oralı olmadın ve konuşmamıza normal bir şekilde sürdürmeye çalıştım. Biraz sonra yine aynı şekilde davrandı ve ben de ona kendim hakkında bilgiler anlatmaya başladım. Bunların içinde çok hiç arkadaşım olmadığından ve akrabamın olmadığından bahsettim. Ben kendimi anlatmayı bitirdikten sonra onun hayatı hakkında birkaç soru sordum. O da hemen hemen benle aynı şeyleri anlattı. Bu konular hakkında konuşurken saatin ne kadar hızlı geçtiğini fark etmedik. Saatin geç olduğunu fark ettiğimizde evime gitmek için yola çıkmıştım ki beni kolumdan tuttu ve hiçbir yere gidemezsin, dedi. Ben neler döndüğünü anlayana kadar eline bir cisim aldı ve beni bayılttı. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Etrafıma baktım ve kimsenin olmadığını fark ettim. Yataktan kalktım, kapıya doğru yöneldim ve hastanenin koridorlarında dolaşmaya başladım. Biraz dolaştıktan sonra bir kapı buldum ve kapının üzerinde “girilmez!” yazıyordu. Girilmez yazısından dolayı içeride ne olduğunu merak ediyordum. Bunun ardından “Girilmez!’ yazan kapıyı açtım. Kapıyı açtıktan sonra içeriye girip etrafı dolaştım. Etrafıma baktığımda ağzım açık kaldı çünkü deney tüplerinin içerisinde insanlar vardı. Bunun ardından hastaneden koşarak ayrıldım ve polis karakoluna gittim. Başımdan geçenleri anlattım.
Polisler bunun ardından o hastanenin olduğu yere gittiler ve orayı kapattılar. Beni yanlarına çağırdılar ve bu olayların daha önce yaşandığını söylediler. İnsanların özel hayatları hakkında bilgi edinip yalnız olduklarını öğrendiklerinden sonra onları kendi deneyleri için kullanıyorlarmış. Bunun ardından eve gittim ve artık kimseyle özel hayatım hakkında konuşmamaya karar verdim.