İnsanın doğayla, Dünya ile var olan ilişkisi doğuştandır. Temel ihtiyaçları doğrultusunda devamlı ve kalıcı bir ilişki kuran insanlar, beslenme , barınma ve korunma ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü doğa karşılamaktadır. Doğa bize çeşitli şekillerde imkanlar sağlayarak yaşamımızı sürdürmemize yardımcı olur. Dünya’nın yaşı ilerledikçe, insan sayısı arttıkça yaşama süremiz azalıyor, bunun tek nedeni biz insanlar.
Çevre kirliliği ve küresel ısınma doğaya verilen en büyük zarar ve bu sorunlar biz insanlar yüzünden ortaya çıktığı gibi bizi de etkiliyor. Şuan Doğamızı en derinden etkileyen küresel ısınma buzulların neredeyse yarısının (%48) erimesinin nedeni. Küresel ısınmaya bağlı olarak buzulların erimesiyle deniz ve okyanuslardaki sularda doğal olarak yükseliyor. Erime hızının bu şekilde devam etmesi halinde önümüzdeki 100 yıl içinde birçok ülke ve şehrin sular altında kalacağı tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra sanayileşme, fabrikalaşma, şehirleşme ve gelişen teknolojik imkanların olumsuz etkileri insanı ve çevresini yani doğal yaşam alanını direkt etkileyen olguların oluşmasına sebep oluyor.
İnsan yaşamında ihtiyaç duyulan en önemli varlıklar hayvanlardır. Temel ihtiyaçlar olsun her şey için hayvanlara muhtacız. Fakat, cahilleşen bir topluma laf geçer mi sanıyorsunuz? Medyanın her bir köşesinde hayvanlara verilen zararlar konuşuluyor, örneğin avcılar tarafından katledilen bir filin çürümeye bırakılması gibi. “Fil” kulağa oldukça vasıfsız gelse de Fillerin dışkıları, sindirilmiş tohum içerdiğinden zengin içerikli bir gübre çeşididir. Birçok bitki türünün tohumlarının çimlenebilmesi için doğruca filin bağırsaklarına gitmesi gerekir. Filler olmasaydı, bitkiler de olmazdı. “Arı” minik bir böcek gibi düşünmeyin sakın çünkü eğer arılar olmasaydı yılda 1 milyon 420 bin insanın ölürdü, Dünya meyve üretimi yüzde 22.9 azalırdı, Sebze üretimi dünya genelinde yüzde 16.3 düşerdi ve tahıl üretiminde yüzde 22.9’luk düşüş kaydedilirdi. Günümüzde de çok konuşulan bu konu, Dünyamızın yavaş yavaş yok olması, elbet sona erebilir. Anak ve ancak bizim yardımımızla, bu savaşı biz başlattık ve bitirmekte bizi elimizde. Ama nasıl? Çok kolay. İhtiyaçlarınızı belirleyin ve ne olursa olsun ihtiyacınızdan fazlasını tüketmeyin. Su, elektrik, ev eşyası, giyecek, yiyecek aklınıza her ne geliyorsa ihtiyacınız kadar tüketin. İhtiyacınızdan fazlasını ise değerlendirecek bir şey bulun. Mümkün olan, evinizde yapabileceğiniz her şeyi kendiniz yapmaya çalışın. Kıyafetlerinizi, eski eşyalarınızı, kısacası evde kullanmadığınız her ne varsa dönüştürün. Böylece hem hobi edinmiş olursunuz, hem evdekilerle kaliteli vakit geçirmek için güzel bir aktivite edinmiş olursunuz hem de ihtiyaç fazlası tüketim yapmamış olursunuz.
Çevreye en büyük zararları üzerinde yaşayan insanlar vermektedir. Doğanın belli bir düzeni olmasına rağmen bizler bunu bozuyoruz yani bir nevi kendi topuğumuza sıkıyoruz. Hırslar, kazanç, tembellik ve sorumsuzluklarımız yüzünden doğamız yıpranıyor. Doğa ile bir savaş içindeyiz kendimiz ile bir savaş içindeyiz ve kazanırsak kaybedeceğiz.