Size bugün Ahmet’in öyküsünü anlatacağım. Bir yılbaşı günüydü. Ahmet her zaman olduğu gibi okulundan evine doğru yürümekteydi fakat Ahmet o gün daha da neşeliydi. Ahmet’in neşesi o günün yılbaşı olmasından değildi. Onun bu neşesi bizim bildiğimiz bir şey de değildi fakat yakında öğreneceğimiz bir şeydi. Ahmet eve geldiğinde hemen annesine sarılmadan da önce yılbaşı ağacının altına koşa koşa bakmıştı fakat odasına üzerini değiştirmeye çıkarken hüzünlü bir şekilde yürümüştü. Ama bu öykü burada bitemezdi, bitmeyecekti de… Gelelim Ahmet niye eve gelirken neşeliydi ve şimdi değildi… Ahmet’in eve gelirkenki neşesi babasının sözünü tutup ona ***… neyse hediyenin ne olduğunu öykünün sonunda söyleyelim. Ahmet’in odasına giriş yapan annesi Ahmet’in kalbini kırmıştı. Bugün maalesef babasının fazladan mesaiye kaldığını öğrenen Ahmet ayrı bir şok yaşamıştı. Fakat Ahmet umudunu yitirmemişti çünkü onlara arkadaşlarının geleceğini biliyordu. Annesi bu konuya da giriş yapmıştı. Nedense Ahmet’in bütün mahallesindeki arkadaşları aynı anda grip olmuştu. Happş8uu4**!!!!! Bu arada ben de gribim. Neyse konumuz bu değil. Ahmet art arada şok yaşamıştı fakat annesi Ahmet’e bugün kurabiye yapacağını söyleyince Ahmet kendine gelmişti. Ahmet’in annesinin kurabiye yapması için una ihtiyacı vardı. Ahmet hemen bakkala koşuvermişti. Tam iki kilometre yürümüştü fakat yanına para almamıştı. Eve dönüp parasını alıp yine iki kilometre yürüdüğünde ise bakkal para üstüm yok demişti. Ahmet yine eve gidip bütün kumbarayı alıp iki kilometre yürümüştü ama kumbara delik olduğundan geri dönüp bütün paraları toplayıp geri gelmişti. Ama en az 20 kişilik sıra vardı. Ahmet 40 dakika bekledikten sonra tuvaleti gelmişti. Yine eve doğru koşmuştu. Tuvaletini yapıp yine gittiğinde ise bakkal kapanmıştı. Demem o ki o çocuğa ne oldu belli değil…
ÖYKÜM
(Visited 49 times, 1 visits today)