Suçlar, dünyanın dört bir yanında gerçekleşen ve insanların rahatça yaşamasını engelleyen en büyük ve en acı ögelerdir. Her geçen gün işlenen suçların sayısı artmakta, insanlar sorumsuzlaşmaya, can ve mal kaybını zirveye çıkarmak için uğraşmaktadır. Bunların sonucunda ise daima hissedilen üzüntü ve korku sizi rahat bırakmayacak ve her anınızda iliklerinize kadar ürpertecek bir hale gelecektir.
Suçların önlenmesinde en önemli husus şüphesiz kanunlardır. Bir ülkenin kanunları ne kadar güçlü olursa o duvarı yıkmak ve suç işlemek o kadar zor hale gelecektir. Bunun temelinde ise toplumunu iyi tanımak ve işlenen suçların cinsini idrak edebilmek yatmaktadır. İnsanların hoşuna gitmeyen konuların düzenlenmesi, toplumda barışın sağlanması için tek çıkar yoldur. Ancak bu şartlar altında bir toplumun göklere yükseldiğine şahit olunabilir ki bunun düşüncesi bile insanı gururlandırmaktadır.
Ne yazık ki, her geçen gün artan suç oranları bu sözlerimi perdeleyen ve insanları evlerine kapatmaya devam eden bir hale geldiği için yapılacak en iyi şey daha ağır ve acımasız kanunların geliştirilmesidir. Latin Atasözünde de dendiği gibi: ’’Bir suça göz yuman, ikincisini davet eder.’’ Tıpkı sert olmayan anayasalar gibi… Hapishane sayısının artmasının kimseye bir faydası olmayacaktır. Suç işleyecek olan kişi ülkedeki hapishane sayısına mı bakıyor sanıyorsunuz? Ben söyleyeyim: HAYIR. Onlara bu gücü veren de sıkı olmayan kurallardır.
Cinayet bir insanın başına gelebilecek en kötü ölüm şeklidir. Oysaki haberlerde her daim gördüğümüz cinayetler bizlere akıl vereceği, önlem almamızı sağlayacağı yerde sıkı olmayan kurallar kendimizi korumamıza bile yardım etmemektedir. Ülkemizde cinayete verilen cezayı biliyor musunuz? Silahla adam öldürmeye müebbet hapis cezası… Bu bana çok komik geliyor. Sen bir insanın hayatını elinden alıyorsun, onu sevdiklerinden ayırıyorsun ve bunun cezası müebbet hapis oluyor. Öldürdüğün insanın canı, senin o değersiz, sefil canınla eşdeğer vaziyette ve ona göre ceza veriliyor. İşte bu yüzden her geçen gün daha çok vahşet meydana geliyor. Düşüncesiz, sefil ve sorumsuz insanlar kanunlardan korkmuyor hatta onları yok sayıyor ve olan masumlara oluyor.
2021 yılında SADECE kadın cinayetleri sayısı 497 iken toplam cinayet sayısını siz düşünün. Haberlerde gördüğümüz ve içimizin parçalandığı kadın cinayetlerine verilen cezalar ise daha da iç acıtıcı. Bakın, işte tam da bu yüzden HER GÜN yeni kadın cinayetleri haberleri duyuyoruz ve kimse üstüne düşeni yapmıyor. Ağır cezalar veriyormuş gibi yapmakla olmuyor bu işler, belki de bunu anlasanız her şey daha harika olacak. Ağır cezalar verin ki bir daha böyle haberlere şahit olmayalım, hepimiz çok yorulduk.
Türkiye’de yaklaşık 355 cezaevi bulunmakta. Her birinin içinde pek çok mahkumun olduğu aşikar fakat sayıyı arttırmak suçlu sayısını düşürmeyecek. Tam tersine, insanlarda şu izlenim uyanacak: Suçlar durulmuyor, gittikçe de artacak, bari daha çok cezaevi olsun ki daha çok suçlu içeri tıkılsın. Size bir soru: BUNUN HİÇBİR FAYDASININ OLMADIĞINI GÖREMEYECEK KADAR KÖR MÜSÜNÜZ? Neden kendinizi böyle boş işlerle yormak yerine köklü bir çözüm yolu bulmuyorsunuz? Buna neden olanlar sonradan çıkıp da üzgün olduğunu, ülkenin durumunu düzeltemediği için pişman olduğunu sakın söylemesin, kimse inanmayacak.
Eğer ki daha güzel bir dünyada yaşamak istiyorsak herkes elinden geleni yapmalı, hukuk sisteminin güçlenmesi için çalışmalıyız. Güvende olmadığımız bir vatanın bizlere bir faydası olmayacaktır, tarihimiz boyunca bizler için canlarını feda eden askerlere bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Sadece sakin bir şekilde düşünüp önlem almak herkes için en iyisi olacaktır. Balzac’ın da dediği gibi: ‘’Kanunlar örümcek ağları gibidir: zayıfları ağa yakalanır, güçlülerse ağı delip geçer.’’ Eğer bir insan tatlı sözden anlamıyorsa ve o tatlı söz yılanı deliğinden çıkarmıyorsa geriye kalan tek seçenek sıkı, baskıcı bir kanun olacaktır.