Su ve petrol. Birbirinden çok farklı iki kavram. Peki bu iki kavramların ortak özellikleri var mıdır? Elbette. Bunlardan bir tanesi de insan hayatında büyük rollerinin olmasıdır. Fakat petrol genel olarak ekonomide işimize yararken su sağlığımızda, tarımda, ormanlık alanlarda ve daha çok yerde katkıda bulunur. İkisini kıyaslamaya gelirsek suyun açık ara daha önemli olduğu kanısına varırız. Lakin durum pek de öyle değildir. Tabii su bizim sağlığımızı hatta yaşamımızı bile belirleyen bir faktördür. Sağlığımızın önemli bir kısmı suya bağlıdır. Ancak içinde bulunduğumuz devirde herşey sağlığa göre mi yürütülmektedir? Hayır. Ekonominin önemli bir yeri var mıdır? Evet. Petrol de ekonominin ciddi bir bölümünü kaplar mı? Kesinlikle. Anlaşıldığı gibi bunlar bir devlet, belediye, ülke için büyük oranda gereklidir. Böylelikle ortaya bir soru çıkar: Bizim ülkemizde petrol bolluğu mu yoksa su bolluğu mu olması gerek?
Bu soruya tamamıyla cevap verebilmemiz için ilk olarak ikisinin de özelliklerini detaylıca incelememiz gerekir. Suda başlarsak, su, öncelikle insane vücudunun 2/3’ünü oluşturur. Beyin %85 kan %80 ve kaslar %70 su ile doludur. Görüldüğü gibi su vücudumuzun neredeyse her yerinde yer almaktadır ama bu kadarla da kalmaz. Kan dolaşımını vitaminlerin ve diğer besinlerin çözülmesini cildin sağlıklı olmasını hücrenin ihtiyaç duyduğu maddelerin hücreye taşınmasını sağlar. Bunların üstüne tek insanlar ihtiyaç duymaz suya. Etrafımızdaki hayvanların bitkilerin de suya bizim kadar ihtiyacı vardır. Gelgelelim petrole. Petrolün oldukça çok faydası vardır. Örneğin düşük bir maliyette taşınabilir. Bunun nedeni ise sıvı formda olmasıdır. Ayrıca yoğunluğu yüksek olduğundan ciddi bir miktarda enerji üretebilir ve çoğunlukla sanayide kullanılan sayısız makine çeşidinin çalışmasını sağlar. Bu faydalar elbette hayatımızı basitleştirir ama herşey gibi bunun da illaki bir kötü yanı vardır (dezavantajlar). Mesela kaynakları çok sınırlıdır. Dünyada sadece 1 trilyon varil petrol kalmıştır. Bu demek olur ki toplam 2 trilyon varil petrol bitirmişiz. Dünyanın dengesini tetikleyen bir diğer kötü yanı ise bu petrollerin denize kadar ulaşmasıdır. Bu petrolü deniz hayvanları maalesef farkında olmayıp tüketirler. Hayvanlar da ölünce biyo-çeşitlilik tehlike altına girer. Bir diğer örnek de petrol sera gazları ürettiği için çevre kirliliği başlar ve yenilenebilir değildir. Yani kullanılır ve biter.
Bu ikisi arasında karar vermek elbette zordur. Bütün olanakların ele alınıp gözden geçirilmesi gerekir. Başlamamız gereken yer öncelikle bu sorunun kesin bir cevabı olup olmadığını belirlemektir. Su ve petrol alakasız iki kavram olduğundan kendi içlerinde bölümlere ayrılırlar. Ama iç içe kavramlar olmadıklarından tamı tamına bir karşılaştırma yapılması söz konusu olamaz. Fakat insanlara olan yararlarından yola çıkabiliriz. Petrolün birkaç dezavantajı vardır fakat suyun yoktur. Suyun görüldüğü kadar sadece avantajıolduğu için ve şu an ve itibariyle su kıtlığı çektiğimizden suyu seçmek en mantıklı karar olabilir. Fakat su bolluğu olup petrol az olursa bu sefer potansiyel yoksulluktan dolayı suya da erişemeyebiliriz. Tam tersine eğer petrol bol olup su az olursa petrol rezervelerinin fazlalığından su kaynaklarımız azalabilir.
Sonuç olarak “petrol bolluğu mu yoksa su bolluğu mu?” sorusunda net bir cevap yoktur. Birinden birini seçtiğimizde her türlü ülkemize zararı dokunacak bir boşluk oluşur. Bunun için su ve petrol kaynaklarımızın olabildiğince birbirine yakın olması gerekmektedir.