O gün sabah erkenden uyandım. Arkadaşlarımla kampa gitmek için çok heyecanlıydım. Bu yüzden sabah güzelce kahvaltımı yaptım, dişlerimi fırçaladım, çantamı hazırladım. Okula gittim. Arkadaşlarım kampa gitmek için servise binmişti. Ben de yanlarına gittim, Pera’nın yanına oturdum. Uzun bir yol gittik. Yolda biraz sıkıldım. Oyuncaklarımla oynadım. Şarkı söyledik. Kampa geldik. Herkes önce kamp çadırını hazırladı. İçine yataklarını kurdu. Sonra öğretmenimiz bize biraz ışığa gerek var dedi. Ben de öğretmenim ben odun toplarım. Odun yakarsak ışık olur hem de ısınırız dedim. Öğretmenim de tamam Nehir sen odun toplama görevi al dedi.
Ormanda yürümeye başladım. Bulduğum odunları yanımdaki sepete doldurdum. Ve arkama baktım kaybolduğumu anladım. Önce hiç korkmadım. Geldiğim yöne tekrar yürümeye başladım. Ama kamp yerini bulamadım. Sonra öğretmenim diye bağırdım. Pera diye bağırdım. Müdür diye bağırdım. Ama hiç kimse sesimi duymadı. Biraz oturdum bekledim. Sonra birileri bana Nehir diye bağırdı duydum. Lütfen bana yardım eder misin diye bağırdım. Evet diye yanıt verdi müdürdü bağıran. Sonra geldi beni buldu, bana sarıldı. Kamp alanına geri döndük. Hemen öğretmenime sarıldım, arkadaşlarıma sarıldım. Beni bulduklarına çok sevindim. Kamp çok güzeldi. İyi ki kampa gelmişiz.