Güneşin son ışıkları, ormanın kıyısına vuran son ışıklarla birlikte gökyüzünü boyadığında, bizim heyecan dolu kamp grubumuz birlikte topladığımız odunları ateşin yanına taşıdık. Ancak kamp alanının dışındaki birkaç ağaç arasında kayboldum. Arkadaşlarımın sesleri yavaş yavaş uzaklaşırken içimde bir panik belirmeye başladı fakat hemen kendime gelerek, soğukkanlılıkla hareket etmeye karar verdim.
Öncelikle çevremi gözlemlemeye başladım. Bulunduğum yerdeki doğal işaretlere dikkatlice baktım. Yıldızların yerini belirledim ve yönümü tahmin etmeye çalıştım. Bir dere yatağına rastladım ve akış yönünü takip etmeye karar verdim. Su, genellikle yerleşim alanlarına yakın olurdu.
Karanlık bastıktan sonra etrafta dikkatlice dolaşmaya devam ettim. Yiyecek ve suyun önemini anladım. Bu yüzden çevremdeki bitkileri inceleyerek yemek yiyebileceğim bir şeyler aradım. Ayrıca, ateş yapmak için odun toplamaya da devam ettim.
Gece ilerledikçe, kendimi uygun bir barınak ararken buldum. Büyükçe bir kütüğün altına sığındım ve üzerimi kurumuş yapraklarla örttüm. Yıldızları izleyerek içimdeki korkuyu sakinleştirdim ve gevşemeye başladım.
Sabah olduğunda, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte kamp alanını bulmaya çalıştım. Yıldızları kullanarak doğru yönü bulmuş olmanın rahatlığıyla, yavaşça yürümeye başladım. Birkaç saat sonra beklenmedik bir şekilde, kamp alanına geri döndüm.
Arkadaşlarımın endişe dolu yüzlerini gördüğümde, onlara korktuğum kadar kaybolmadığımı ve kendime bir yol bulduğumu anlattım. Herkes birbirine sarıldı ve bu deneyimi birlikte atlattığımız için minnettar olduk. Bu macera, bize doğanın gücünü ve dayanıklılığımızı gösterdiği bir deneyim oldu ve bundan sonra hep birlikte daha hazırlıklı olmaya karar verdik.