ORGANLARIMIZIN TATLI REKABETİ

Siz hiç konuşan organlar gördünüz mü? Tabii ki hayır, görmediğinizi biliyorum. Ama bir düşünün: organlarınız bir tartışma programına çıkmış, kendi özelliklerini ve önemlerini anlatıyorlar! İşte bugünkü maceramız da bu. Hazırsak başlayalım.

Akciğer hemen atılmış:
— Hiç boşuna konuşmayın, ben en iyisiyim! Çünkü nefes aldıran organım. Benden iyisi var mı, sorarım size? Nefes bile aldırıyorum, daha ne olsun!

Mide hemen söze girmiş:
— Pardon ama birkaç şeyi düzeltmem lazım. Ben en iyisiyim, çünkü yediklerinizi öğüten organım. Ben olmasam, o lezzetli yemekleri nasıl sindireceksiniz? İşte böyle havalı olunur!

Böbrek, biraz mahcup bir şekilde araya girmiş:
— Yaa… susun da odaklanamıyorum. Neyse, hazır dikkatim dağılmışken konuşayım bari. Ses 1, 2, 3… Merhaba, ben bu vücudun en havalısı: Böbrek! Şey… ne desem acaba? Hey, Beyin, biraz fikir ver, ne de olsa her şeyi sen bilirsin. Neyse, ben gidiyorum, hadi görüşürüz.

Kalp sahneye atılmış ve büyük bir özgüvenle konuşmaya başlamış:
— Merhaba, canlarım. Yaaa, alkışlayın biraz! Neyse, sakinim… Şimdi diyeceksiniz: “Kime göre, neye göre?” Şuna göre: Ben sadece vücudu hayatta tutan organ değilim. Aynı zamanda insanları sevgiyle birleştiren organım. Ne de olsa Ayşe ile Hasan’ı sevgiyle bir araya getiren benim! Şimdi anladınız mı benim ne kadar önemli olduğumu?

Son olarak Beyin söz almış ve sakin bir şekilde konuşmuş:
— Tamam arkadaşlar, sakin olun. Hepiniz çok özelsiniz ve birbiriniz kadar değerlisiniz. Bu tartışmanın kazananı yok. Vücut ancak bir ekip olarak çalıştığımızda ayakta kalır.

Ve böylece organlar, aralarındaki eşsiz uyumun farkına vararak tartışmayı sonlandırmış. İşte insan bedeninin mükemmel işleyişi!

(Visited 4 times, 1 visits today)