ÖNYARGI VE SONRASI…

Ben ablama oldum olası çok bağlıydım . İsmi Derin ‘ di . Annemle babam ayrıydı ve babamız ne bize para gönderir ne de bizi görmek için gelirdi . Ondan bize geriye kalan sadece eskiden evimize ve bize aldığı oyuncaklar,  eşyalardı . O yüzden annem evi geçindirebilmek için gece gündüz çalışır , eve gece yarılarında gelirdi . O sırada da ablam bana bakardı. Küçük çaplı içinde çadırından televizyonuna kadar her şeyi olan bir odamız vardı .Ayrıca  apartmanın bahçesinde salıncak ve kulübe evimiz de vardı . Hepsini eskiden babam almıştı bize . Birlikte Disney Channel ‘ da  filmleri izler ,  evcilik oynar hatta bazen müzik açıp deliler gibi dans eder  ve daha birçok şey yapardık . Bana o kadar eğlenceli dakikalar yaşattırdı ki , yıllar geçse bile hiç unutamıyorum . Annem kendi başına üç kişilik evi ayakta tutmaya çalıştığı için geçim sıkıntısı yaşardık . Küçük olsam bile bunu rahatlıkla anlayabiliyordum . Arabamız olmadığı için her yere yürüyerek gitmek zorunda kalırdık . Otobüs veya dolmuşa binmeyi tercih etmiyorduk çünkü annem ikimize haftalık olarak sadece beş lira verebiliyordu . O beş lirayı da okulda karnımızı doyurmaya harcıyorduk . Ablamın yürürken ayaklarının su toplayıp morardığını hatırlıyorum . Benim astımım vardı ve çok çabuk yorulan bir çocuktum . O yüzden ablam beni kucağına alıp , yola öyle devam etmek zorunda kalırdı . Beni o kadar çok severdi ki ; bana kıyamazdı . Bazen okula ablamın arkadaşlarıyla birlikte yürürdük . İçlerinden bir tanesinin kardeşi benimle aynı kreşe gidiyordu ve çok yakın arkadaşımdı . İsmi Nil ‘ di . Nil ‘ in her zaman şaka yapması çok dikkatimi çekerdi . Ayrıca ablam , arkadaşlarım arasından en çok Nil ‘ i severdi. Nil de onu . Ablamlar önce bizi kreşe bırakır , sonra okula giderlerdi . Ancak bir gün erkenden sınavları olduğu için bizi bırakmadan gitmek zorunda kalmışlardı . Ama biz yolu bildiğimiz için bir sorun yaşamamıştık . O gün Nil ‘ in çok üzgün olduğu dikkatimi çekmişti . Hatta o kadar üzgündü ki , benimle hiç göz teması kurmuyordu ve tek kelime bile etmiyordu . Yürürken bir anda , ” Çok geçmiş olsun ” demişti . Ben bir anlam veremeden , garipser bir tavırla ” Neden ? ” diye sorduğumda ” Ablan kanser ya , o yüzden dedim . ” demişti . Ben donup kalmıştım . Nil ‘ in ne dediğine bir anlam verememiştim . Nil ‘ e inanmamıştım veya inanmak istememiştim ; çünkü çok şaka yapan bir kızdı . Nil ‘ in söylediği cümleden sonra başka hiçbir şey söylemeden yolumuza devam etmiştik . Bu söze her ne kadar inanmasam da , beni çok etkilemişti ; çünkü kanserin tam olarak ne olduğunu bilmiyordum ancak kötü bir hastalık olduğunu biliyordum . 

Bir süre sonra , ablamda birtakım değişiklikler olmaya başladı . Artık birlikte eskisi gibi oyunlar oynayıp eğlenemiyorduk . O hemen yoruluyordu . Annem ise hep çok üzgün ve mutsuzdu . Evimize gelen insanların söyledikleri kötü şeyleri duyuyor , ancak inanmıyordum . Bir gün eve geldiğimde , ayakkabılıkta siyah , kocaman bir çift ayakkabı olduğunu gördüm . Ablamın odasına gittiğimde yanında bir doktor vardı . Yanında metale bağlı bir torba ve torbayı ablamın burnuna bağlayan şeffaf ip gibi bir şey vardı . O zamanlar yaşımdan dolayı hiçbir şeye anlam veremiyordum . Ancak , gördüğüm şeyler kesinlikle bana ağır geliyordu . Annem beni karşısına alıp , bir süre ablamla birlikte gideceklerini ve ablamın iyileşip geri döneceğini söyledi . Ben , anneannemle birlikte onları bekleyecektim . Duyduğum hiçbir şeye inanmıyordum . Aslında belki de ne olduğunu anlayabilecek yaşta değildim . 

Artık kreşe tek başıma gidiyor , eskisi kadar eğlenemiyordum . Aradan aylar geçti . Bir gün kreş çıkışında beni anneannemin tek başına değil ; annem ve ablamla birlikte beklediğini gördüm . Gözlerime inanamamıştım . Hemen koşup ablama sarıldım . Annemin söyledikleri gerçek olmuştu . Ablam iyileşmiş , geri dönmüştü . 

Bu olaylar olduğunda , ben henüz altı yaşındaydım . Şu an on dört yaşındayım . Aradan geçen sürede , ne kadar büyük ve acı bir olay yaşadığımızı daha iyi anladım . Bu zor ve pahalı tedavi , tanımadığımız biri tarafından karşılanmıştı . O mükemmel , iyi kalpli kişinin kim olduğunu öğrenmek için hastaneye gittik. Sonunda , doktor bizim ismimizi söyleyip içeri girmemizi istemişti . Doktor bu kişinin ismini söylediğinde , hepimiz donup kaldık . Duyduklarıma inanmıyordum . O kişi babamızdı…

(Visited 47 times, 1 visits today)