Ülkemizde her geçen gün sayısız kanuna karşı,illegal,olay gerçeklemekte.Cinayetler,hırsızlıklar,aile içi şiddet,kaçakçılık,cinsel istismar gibi birçok olay sadece bir gün,24 saat,içerisinde gerçekleşiyor.Biz de bu tarz olayların gerçekleşmemesi için,kimse zarar görmesin diye önlem almaktan çok,yasa dışı bir eylemde bulunan birinin veya bir topluluğun cezalandırılmasını savunuyoruz.Bir günde bu kadar çok suç olunca hapishanelerde dolup taşıyor tabii.Ancak hapishaneler yanlızca bu tarz insanlara,mal ve mülke zarar verici suçlardan değil,ekonomik sıkıntılı insanlardan dolayı da doluyor.Örnek olarak bankadan yüksek miktarda borç almış ve borcunu ödeyememiş birini verebiliriz,bu kişi borcunu ödeyemediği için varsa evine haciz,borcuna eş değer miktarda eşyası yoksa hapse atılıyor.Devlet kendi paraasının peşinde olduğu için bu tarz ekonomik sıkıntıları gidermek zorlaşıyor.
Peki bu durum bizi,masum insanları nasıl ilgilendiriyor?
Doğruyu konuşmak gerekirse ülkemizin bazı kesimleri düşünme eylemini reddediyor,doğruyu yanlıştan ayıramıyor,ve sadece “tövbe” ederek bütün yaptığı suçlardan arındığınıa inanıyor.Ayrıca devletimiz bazı olaylara zihnini ve yüreğini kapatarak,kısa sürelik cezalar gibi,insanlara bu eylemlerin yanlış olmadığını düşünmelerine sebep oluyor.Böylece insanlar yasadışı bir eylemde bulunurken yaptıklarının yanlış olduğunu düşünmeyip vicdan azabı çekmeyecekler.
Ülkemizde alkol ve uyuşturucu gibi birçok etken de insanları suça sürüklüyor.2013 yılında cinayetlerin yüzde 85’inin alkol yüzünden gerçekleştiğini belirtmek isterim.Devletimizin alkol ve uyuşturucu maddeler üzerine bazı işlemler,operasyon gerçekleştirmesi gerekirken,her yıl,ne kadar rakı kullanımı küçük bir miktar azalsa da,bira,viski gibi alkol içeren ürünlerin kullanımının arttığını görebilirsiniz.
İnsanların bu tarz şeyleri neden sevdiğini anlamıyorum,sigaranın aşırı çekici kokusu ve biranın harika ferahlatıcı kokusundan olsa gerek(!).
Bir kaç yıl önce,ben 3. veya 4. sınıfta iken,yazın anneannemlerin evine,birkaç günlüğüne kalmaya gitmiştik.Ablam,ben ve dayım dışarıda sokakta otururken,sokağın karşısından alkollü bir adam gelmişti ve bize küfürler etmeye başlamıştı ve bize elindeki bira şişesini fırlatmıştı,şanslıyız ki hiçbirimizin başına bir şey gelmemişti.Ben çok korkmuştum,ablam ve dayım orda kaldı ancak ben annemlere haber vermek için eve koştum.Kaçarken yerdeki kabloya takılıp yere düşmüştüm ve yeni aldığım eşofman altım yırtılmıştı.Sanırım alkol ve madde kullanımı hakkında bu kadar hassas olmamın sebeplerinden en etkilisi bu.Sigaradan bahsetmeyelim zaten,içmeden sana zarar vereceğini söyleyen bir şey.
Cezaevlerine geri dönecek olursak,dolup taşıyorlar.20 kişinin kalabileceği yerde yer yatakları kurularak 40 kişinin kaldığı bir yer olarak özetleyebilirz.Bu da ilerde daha fazla alana ihtiyaç duyulacağı anlamına geliyor ki etrafın gereksiz bir şekilde cezaevi dolacağı anlamına geliyor.
Devletimizin suçları önlemek için,ekonomiyi düzeltmek için bazı çalışmalar yapması şart.Aksi taktirde cezaevleri dolup taşmaya devam edecek.Ülkenin artık çekidüzene,kendine gelmeye ihtiyacı var.Buna ilk olarak alkolün ve diğer maddelerin kaçak üretiminin ve ticaretinin hakkında bir işlem başlatmaları ile başlamaları gerektiğini düşünüyorum.Ve bakalarının hayatına kalıcı derecede bir etki bırakan insanların da yaşamlarını cezaevinde bile sürdürmesini desteklemiyorum.Bir düşünsenize,kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir adam ailenizden birinin canına mal oluyor ve devlet bu adamı en fazla müebbet hapisle cezalandırabiliyor…