Kadınlar, çok eski zamanlardan beri haklarıyla ilgili birçok sorun ile karşı karşıya kalmıştır. Eğitim hakkı da bunların başta gelenlerinden birisi. Eğitim her insanın koşulsuz olarak görmesi gereken en doğal şeydir. Eğitim hakkı kadın erkek fark etmeksizin herkesin sahip olması gereken en temel haklardan biridir. Fakat kadınların bu hakkı elde edebilmesi erkek toplumuna göre çok daha uzun zaman almıştır. Türkiye çapında, kadın-erkek eşitliği eğitim alanında 3 Mart 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılması ile sağlanmıştır. Türk kadını bu kanun ile birçok hakka daha sahip olsa da, günümüzde eğitim göremeyen, yeterli eğitime erişim sağlayamayan kadınların ve kız çocuklarının sayısı hem ülkemizde hem de dünyada oldukça fazladır. Kadınların dünya genelinde eğitim görememesinin en temel sebeplerinden birisi de yaşadıkları coğrafya.
Coğrafyamız her ne kadar bizi biz yapan değerlerimizden biri olsa da bazı sorunları da beraberinde getirebiliyor. Kadınlarda, eğitim oranının yaşadıkları yere göre değişiklik gösterdiği gözle görülür bir gerçek. Etrafımıza baktığımızda Doğu Anadolu bölgesindeki bir kız çocuğu ile Marmara bölgesindeki bir kız çocuğunun aynı eğitimi almadığını görebiliriz. En basitinden Ankara içerisinde bir köyde eğitim gören çocuk ile şehrin içerisinde eğitim alan çocuğun bile eğitim düzeylerinin aynı olmadığı apaçık ortada. Dünya geneline baktığımızda da bir kabilede dünyaya gelen çocuk ile Kanada gibi eğitim alanında gelişmiş bir ülkede dünyaya gelen çocukların aynı eğitimi almalarını bekleyemeyiz. Ya da Güney Sudan gibi bir savaş ülkesinde yaşayan kadınlar ile Japonya gibi üst düzey teknolojiye ve eğitime sahip olan bir ülkede yaşayan kadınların eğitim görüp görmeme durumlarının benzer olmaması çok doğal. Kız çocukların eğitim almasının en zor olduğu ülkeler şunlar; Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Nijer, Afganistan, Çad, Mali, Gine, Burkina Faso, Liberya ve Etiyopya.
UNESCO’ya göre, dünya üzerinde toplam 129 milyon kız eğitim görmüyor. Eğitim alanında kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmiş ülkelerin oranı; ilköğretim düzeyinde %49, ortaöğretim düzeyinde %42 iken üst düzey eğitimde %24.
Kadınların ve kız çocuklarının eğitimine engel olan bir başka etken ise düşünce yapısı. Hala ilkelleşememiş insanlar; kadınların okula gitmesinin, eğitim almasının gereksiz olduğunu ve kadınların ev işleri gibi şeylerden başka yapabilecekleri olmadığını savunuyor. Eğer bir kadının bulunduğu ortamda bu tarz düşünce yapıları yaygın olursa o da doğal olarak bu söylemlerden etkilenmiş oluyor ve belki gidebileceği okuldan, alabileceği eğitimden ve en önemlisi geleceğinden vazgeçiyor. Oysa bu tarz zorluklarla göğüs germiş ve sonunda akıl alamayacak başarılar elde ederek tarihe ismini yazdırmış birçok kadın isim var. Bunlardan birkaçı; tenis alanında Billie Jean King, moda tasarımı alanında Coco Chanel, siyasi anlamda İndira Gandhi, Türklerin gururu olan, havacılık alanında, Sabiha Gökçen ve bilim alanında büyük başarılar elde etmiş olan Dorothy Hodgkin ve Maria Curie. Aynı zamanda Maria Curie Nobel Ödülü’nü kazanan ilk kadın ve Nobel tarihinde bu ödüle layık görülen ilk bilim insanı olmuştur.
Sonuç olarak, bir kadının eğer isterse ve uygun ortam sağlanırsa yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Sadece coğrafi etkenler bu süreci yavaşlatır. Evet, her ülke aynı seviyeye gelemez ama orada yaşayanlar kendilerini eldeki imkanlarla bile geliştirse kardır. Coğrafi koşullar bahane sayılamaz, kendisini bilim alanında eğitemeyen bir kadın, başka bir alanda eğitir. Her kadının aynı becerilere sahip olmasına gerek yoktur. Kadınların önüne hiçbir şeyin geçemeyeceğini ve kadınların asıl potansiyelinin onların gördükleri kısım kadar olmadığının herkes farkına varmalıdır.
Kaynakça:
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41581520
https://www.worldbank.org/en/topic/girlseducation#2
https://www.arcadium.com.tr/Blog/dunya-tarihine-iz-birakan-kadinlar/