Günlerden pazartesi , 15.00’da olan uçağıma yetişmek için hızlıca bir taksi çevirip New York hava alanına doğru yola koyuldum . Taksi hava alanına doğru ilerlerken bende yarım kalan kitabım Yüzüklerin Efendisini her şeyden habersiz okumaya devam ediyordum , başıma gelecekler aklımın ucunda bile geçemezdi . Saat 14.00 sularında hava alanına varmıştım , her şey gayet normal gözüküyordu , anormal hiçbir şey yoktu . Uçağa binmek için x-ray cihazına doğru ilerledim sorunsuz bir şekilde cihazdan geçerim sanıyordum ancak beklenmedik bir şekilde cihaz ötmeye başladı . Telaşa kapıldım çünkü cihazın ötmesi için hiçbir sebep yoktu , defalarca kez cihazdan geçtim ancak ötmeye devam etti. Nihayet cihazda bir sorun olduğu kabul edilerek uçağa binmeme izin verdiler ama bu başıma geleceklerin sadece ilkiydi . Uçaktaki koltuğumu bulduktan sonra yerime oturdum ve biraz rahatlamaya çalıştım , biraz acıkmış ve yorgundum . Muhtemelen bir şeyler atıştırdıktan sonra uyurdum zaten uçuşum saatler sürecekti . Uçak kalkmaya yakın uçağa telaşla biri binde çok tuhaf görünümlü bir kadındı , uzaktan şamana benziyordu sanki . Telaşlı telaşlı hosteslere bir şey anlatmaya çalışıyordu ama bilmediğim çok tuhaf bir dilde konuşuyordu , ne kadar da tuhaf biri dedim kendi kendime . İşin ilginç yanı lanet uçakta yer yokmuş gibi birde gelip benim yanıma oturdu . Zaten gergindim iyice gerilmeye başladım , üstelik sanki her şey yolundaymış gibi bide uçak pilotlardan kaynaklı bir sorundan dolayı tam üç saat geç kalktı . Kendi kendime, sırada ne var? uçağımız mu düşecek , dedim . Demez olaydım… Daha kalkalı bir saat olmamıştı ki uçak aniden sarsılmaya ve titremeye başlamıştı , bir fırtınaya yakalanmıştım ve adeta dalgalı bir denizde sallanan küçük bir sandal gibi gökyüzünde bir oraya bir buraya savruluyorduk . İnsanlar telaşlanmaya başlamıştı , ağlayan bebekler ve fırtına gürültüsü birleşmişti ve ortaya korkunç bir uğultu çıktı . Yanımdaki tuhaf kadın kendi dilinde dua olduğunu sandığım bir takım şeyler fısıldıyordu , birden sesi yükseldi ve ortam yeterince gergin değilmiş gibi hepimiz öldük diye bağırmaya başladı , yanına gelen 2 hostes onu zor sakinleştirdi . Benim durumumda iyi sayılmazdı , betim benzim atmıştı oturduğum yerde terliyordum ve kaskatı kesilmiştim , kılımı bile kıpırdatamıyordum . İlk defa ölüme bu kadar yaklaşmıştım ve bu ana kadar hiç tanrıya sığınma düşüncesi aklıma gelmemişti . Onu sadece kötü zamanlarımda anıyordum , asla teşekkür etmiyordum , şimdi ölsem ne olacaktı ? Nereye gidecektim ? Ya da bir yere gidecek miydim ? Kafayı yemek üzereydim , hayatımda yaptığım iyilik sayılabilecek çok az şey vardı ve ölmek için de çok erken olduğunu düşünüyordum . Bütün hayatım gözlerimin önünden geçiyordu , uçağa binmeden başıma gelenler bir işaretti ve ben bunları görememiştim . Her şey dün gece başlamıştı , Flo Rida’ya olan iş gezim için internetten bilet bakıyordum ve karşıma aptal reklamlar çıkıyordu . Hepsi din ve tanrı alakılı tuhaf şeyleri , dininizi ne kadar iyi biliyorsunuz ya da iyi bir insan olduğunuza emin misiniz gibi şeyler . Bu aptal reklamları görmezden gelip bileti aldım . Nişanlım ile akşam yemeğine oturduk , içinde kötü bir his olduğunu ama nedenini bilmediğini söyledi sonra da bana iş gezimi iptal edip edemeyeceğimi sordu . Her şeyin yolunda olduğunu söyledim ve iptal edemeyeceğimi söyledim . Ertesi gün evden çıkarken de bana uzun uzun sarıldı sanki olacakları hissetmişti . Şimdi bunların hepsi gözümün önün geçiyordu , keşke ona bir kez daha sarılabilseydim . O anda uçaktan yapılan anons kanımı dondurdu , pilot bütün yolculardan özür diliyordu ve sesi ağlamaklıydı , keşke yapabileceğim bir şey olsaydı diyordu . Bu sefer uçakta gerçekten bir kaos havası oldu . Uçağımız hızla denize doğru düşüyordu , yardımcı pilot düşüşü yavaşlatmak için elinden geleni yapıyordu . Etrafıma baktığımda gördüğüm yüzler beni dehşete düşürmüştü . Demek gördüğüm son şey bu olacaktı . Uçak suya sert bir iniş yaptı oturduğum yerden fırladım kafamı tavana çarptım ve bayıldım . Saatlerce bayılı kaldım . Tekrak gözlerimi açtığımda uçaklardaki camlardan bir kaçı kırılmıştı ve içeri su girmeye başlamıştı , uçağın deniz yastıkları sayesinde uçağın bir kısmı su üstündeydi ancak uçak su almaya başlamıştı bile . Gözüm yanımda oturan tuhaf kadını arıyordu ama onu hiçbir yerde göremedim . Yolculardan biri arama kurtarma ekiplerinin yolda olduğunu söyledi kafama aldığım darbeyle sersemlemiştim ayağa kalkıp insanlara yardım etmeye çalıştım . Bir iki dakika kendime gelmeye çalıştım , yaşadığımız için çok şaşkındım . Kırık camlardan birini tıkamak için malzeme arıyordum , koltuklardan birinde bir şal buldum ve cama sıkıştırmaya çalıştım . Cama fazla baskı uygulamış olmalıyım ki cam bir anda yüzüme doğru patladı , çığlık atarak yere yığıldım , gözümün altı ve kollarım çizilmişti ve elime cam parçaları girmişdi . Yolculardan birkaçı beni sürükleyerek oradan çektiler . Acılar içinde kendime acıdım ve orada kendime bir söz verdim . Eğer bir şekilde buradan kurtulursam çok farklı biri olacaktım , çevreme faydalı ve iyi bir insan olacaktım . İlk fırsatta tanrı ile aramı düzeltecektim , insanlığa ve kendime faydalı şeyler yapacaktım , bencillikten vazgeçecek ve kimseye tepeden bakmayacaktım . Arama kurtarma ekiplerinin gelmesi saatler sürdü ve hava kararmışdı , neredeyse açlıktan ve soğukta ölecektik . Malesef birkaçımız bizim kadar şanslı değildi , kalbime derin bir keder oturdu . Hastenede beni karşılayan nişanlım önce şaşkınlıktan donakaldı sonra ağlayarak sıkıca sarıldı . O anda bu kazanın beni değiştirdiğini ve artık farklı biri olduğumu fark ettim . Sadece daha iyi olmam için böyle bir olay yaşamam gerektiğine üzüldüm ve gerçekten o günden sonra bambaşka bir insan oldum .
Ölümüme Giden Uçuş
(Visited 24 times, 1 visits today)