Öldüren Varlıklar

Bugün kalktınız ve camdan dışarı baktınız. Ne görüyorsunuz? Çicekler mi, apartamanlar mı, arabalar mı yoksa loş bir sokak mı? İnsanlar ne yapıyor? Dolaşıyor mu, koşuyor mu, arkadaşlarıyla mı konuşuyorlar? Yoksa etrafa zarar mı veriyorlar? Kim ne düşünüyor acaba? Bu bulutsuz güzel havada bu insanlar da kim? Ne yaptılar hayatları boyunca?

Bazıları kendilerini anlamsız olarak nitelendirirken, bazıları da kendilerini herkesten üstün sandı. Nasıl bir karmaşıklıktır bu? Bazıları herkesi kafasına takar; benim hakkımda ne düşünüyorlar, arkamdan konuşuyorlar mı? Bazılarıysa özgürdür, istedikleri hareketi yaparlar, istediklerini giyerler, istedikleri şekilde konuşurlar. Ve bazı insanlarda kendi eksiklerini gizlemek amacıyla başkalarının eksiklerini ortaya atarlar.

Kabil ile başlayan öldürme, her sene iki üç katına çıkarak geri dönüt olarak geliyor. Biz insanlar herhangi bir canlıyı öldürmeden yapamayız. İlk cinayet evet belki o zaman işlendi peki hayvanları öldürmek neden cinayet değil, onlar da canlı değil mi? Biz öldürmek üzerine kurulmuş en kötü varlıklarız. Ne dinonozlar, ne aslanlar , ne de ayılar sadece biz dünyanın düzeni bozduk. Biz yargılar, kin tutar, nefret ederiz.

Herkesin kendine göre bir açıklaması vardır hataları için; ben yapmadım deriz, ilk o başlattı veya sadece o haksız diyoruz çünkü biz haksız olduğumuz durumda bile haklı olmak zorundayız. “Ben öldürmedim!” dedi, eli adamın sırtına saplanmış bıçakta olan adam. “ Ben yapmadım !” dedi elinde küçük kızın kıyafeti olan yaşlı adam. Onlar bizden farklı denildi. Dediler ki o kötü çünkü; onun başörtüsü var, onun ten rengi farklı, o şişman, o çirkin. İnsanları birbirlerine düşürmek için her türlü bahaneyi kullandık. Gruplandırdık ister istemez. O Yahudi dedi Adolf Hitler, öldürün emri verildi ardından.

Bize verilen bütün lütufları yok ediyor ve bundan pişman duymuyoruz. Doğayı öldürüyoruz, birbirimizi göz kırpmadan kesiyoruz, sadece başkasının canına değil kendi canımızı da acıtıyoruz. Biz para için gözümüzü kırpmadan önümüze çıkan bütün ağaçları kesiyor ve istediğimiz gökdeleni, oteli, evi, aklımızı ne gelirse düşünmeden yapıyoruz. Hayvanları evlerinden kovuyor onları aç susuz bir şekilde ölüme bırakıyoruz. Sonra da kestiğimiz ağaçlardan oluşan kağıtlara “Ormanları Koruyun ! ” yazısını utanmadan yazıyoruz.

Bizde iyilik yok. Biz sadece diğer insanların yaptığı kötü şeyleri kapatmaya çalışan başka insanlarız. Bu bir döngüdür, bizim kötülüğümüzü kapatmaya çalışırken başka kötülükler yapan insanlardan oluşur bu döngü. İyi insan yoktur, hatasını görmeyen insan vardır, hatasını saklayan insan vardır. Sorun tek bir kişide değil, sorun bu nesilde veyahut önceki nesilde de değil. Sorun insanlıkta. “Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı insandır ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar.” Demiş Necip Fazıl, hiç ölmeyecekmişiz gibi elimizdeki her şeyi tüketiyor ve gelecekti nesilleri, canlıları düşünmüyoruz. Değişmeyeceğiz, bunu kabullenmenin zamanı geldi geçiyor.

Biz küçük çocukların akşamları yatağının altında canavar var diye korktuğu o asıl canavarız ve ne ironiktir ki ondan korktukları için başka bir insandan yardım isterler. Bu dünyayı yerle bir eden varlık, kurban ayırt etmez. Her türlü insanı üzer, canını acıtırız Sebepli veya sebepsiz. Binlerce insanları bir emir ile öldürüyor, acımıyoruz. Bize göre insan fark etmez, sadece ölecek başka birisi daha. İster ruhen ölsün, ister bedenen, herkes bir defa ölmüştür. Her canlı bir defa öldürülmüştür.

(Visited 69 times, 1 visits today)