Her insanın kendi hayatında kendince başarı hedefleri vardır. Hedeflerinin kendilerine uygun olup olmadığını bile düşünmeden tek bir şeye odaklanıp onu başarmaya çabalarlar ve başaramasalar bile başarmış gibi gösterip kendilerince kendilerini yücelttiklerini hissederler. Fakat diğer insanların gözünden aslında bir şey başarmadıklarını çünkü hedeflerini potansiyellerinden yüksek tuttuklarını çoğunlukla göremezler. Kendi hedeflerini potansiyellerinden yüksek tutmaya çalışan insan kendisine karşı dürüst olmaya korkan insandır. Kendisini olduğundan daha yüksek bir konumda görür ve bu sebeple kendisine uzak hedefler koyar. Kendisini olduğundan az göstermesini savunmuyorum, Montaigne’in de söylediği gibi, “Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil, budalalıktır.”
Montaigne’in bu fikrine karşın Mevlana’nın “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen “hiç” ol.” sözüne katılmıyorum. Günümüz dünyası gösteriş dünyası, o yüzden ne gösterdiğimiz bizim ne olduğumuzdan daha önemli. Bunun yanı sıra günümüzde hayat çok hızlı akıyor ve kimsenin kimseye ayıracak vakti yok gibi görünüyor. O yüzden kişilerin doğuşlarından itibaren oluşturdukları kimliklerini, niteliklerini olabildiğince hızlı ve net bir biçimde sunabilmeleri önemli. Aksi halde bu hızla akan acımasız hayatta silinip giderler. Çünkü yaşadığımız hayatta kimsenin kimseye acıdığı yok. Bu sebeple insanların, alçakgönüllü davranıp, kendilerini olduklarından az göstermeleri, en nihayetinde potansiyellerini düşürmelerine bile yol açabilir. Yani mütevazılık edip kendilerini aşağıda gösterirken, o seviyeye düşme riskleri de vardır.
Peki kendimizi olduğumuz gibi göstermenin ne sakıncası var? Örneğin bir yere başvurdunuz ve neler yaptığınızı soruyorlar, nasıl bir cevap verirdiniz? Kendinizi olduğunuzdan daha düşük seviyede mi gösterirdiniz, olduğunuzdan daha iyi mi yoksa tamamen olduğunuz gibi mi? Ben kendimi olduğum gibi göstermeyi tercih ederdim. Çünkü kendimizi yücelttiğimizde evet muhtemelen dikkat çekme ihtimalimiz artacaktır fakat olduğumuz gibi göstermezsek yücelttiğimiz şeylerde yeteri kadar iyi olmadığımız er ya da geç anlaşılacaktır. Aynı zamanda kendimize uygun hedeflerimizi sabit tutmadan hedefe ulaştıkça yükseltmeliyiz böylece belki de kendi potansiyelimizden yüksek olan hedefleri zamana yayarak ulaşabiliriz. Öğrencilik hedeflerimiz üzerinden bir örnek verecek olursam, bir haftada 100 sayfalık bir kitap okumamız gerekiyorsa 100 sayfayı günlere ayırarak okursak kendimizi yormadan hedefimize ulaşmış oluruz, daha sonra yavaş yavaş günlük sayfa sayısını arttırarak haftada istersek 1000 sayfaya bile ulaşabiliriz. Küçük hedefler gerçekleştirilmeleri kolay olması açısından motiveedicidir. Hem büyük hedeflere ulaşılması yolunda kesintisiz ilerlemeyi sağlar hem de o alanda tecrübe edinmeyi.
Bu sebeplerle belki de en doğrusu kendini olduğu gibi göstermektir; ne yukarıda ne de aşağıda.