Dünya üzerinde doğruluğu tartışılan iki yasa mevcut: Murphy Kanunları ve Çekim Yasası. Murphy Kanunları’nın temeli şu söze dayanmaktadır: “Eğer bir işi halletmek için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar ya da felaket doğuracaksa, kesinlikle bu olasılık gerçekleşecektir.” Bunun yanı sıra Çekim Yasaları ise şu söze dayanır: “Düşüncelerinizin ve duygularınızın hayatınızda meydana gelen olayları çekmesidir. Böylece olumlu düşünceler ve duygular, hayatınıza pozitif deneyimler, olumsuzluklar ise olumsuz olaylara yol açar.”
Günlük hayatta Murphy Kanunları’nın oluşturduğu pek çok yaygın olayla karşı karşıya gelebiliriz. Örneğin mutfaktan elimizde çikolatalı ekmek ile çıkarken ekmeğin düşünce hep çikolatalı kısmının yere gelmesi bu kanunları kanıtlar niteliktedir. Yerin kirlenmeyip çikolatasız kısmın yere gelmesi olumlu bir olasılıkken çoğunlukla çikolatalı kısmın gelmesi yani olumsuz olasılığın gerçekleşmesi Murphy Kanunları’nın doğru olabilme ihtimalini yükseltiyor. Bir arkadaş grubunda sigara içen ve içmeyenler olabilir ve ne zaman sigara içilse araştırmalara göre sigara dumanı hep sigara kullanmayan kişiye veya kişilere doğru gidermiş. Eğer elimizde birden çok poşet varsa yere düşürdüğümüz poşette hep kırılabilecek şeyler mesela yumurta bulunurmuş. Başka bir örnek verecek olursam ne zaman büyük ve etkileyici bir şey yapsak bunu gören sadece kendimiz oluruz. Eminim ki herkes bu durumla sıklıkla karşı karşıya geliyor. Son olarak birisi ile karşılaşma ihtimalimiz ona hiç görünmek istemediğimiz zaman çok daha fazladır. Bütün bu örnekler Murphy Kanunları yüzünden ortaya çıkmış ve süreklilik kazanmış olaylardır.
Çekim Yasaları ise Murphy kanunlarının tam tersini savunur. Evrene hangi duyguları gönderirsek onun gerçekleşme olasılığının daha fazla olabileceğini savunur. Çekim Yasaları hakkında herhangi bir örnek ya da araştırma bulunmaması Murphy Kanunlarını daha inandırıcı ve gerçekçi kılıyor fakat toplumumuzun Murphy Kanunları yerine Çekim Yasaları’nın olabileceğine daha çok imkan verip inanması Çekim Yasaları’nın da gerçek olabileceği izlenimi yaratsa da hem Murphy Kanunları’nın daha bilimsel olduğu hem de Çekim Yasaları hakkında herhangi bir bilimsel tarafı olmayıp daha çok bir hipotez gibi olması Murphy Kanunu’nun gerçekten olabileceği gerçeğini değiştirmiyor.
Sonuç olarak günlük hayatımızda bizi yönlendiren yasa Murphy Kanunlarıdır fakat çoğu gönül ister ki Çekim Yasaları bilimsel olsun ve hayatımıza o yön versin. Çekim Yasaları’nın belirli bir bilimsel açıklamaya dayanmaması ve tam tersi olarak Murphy Kanunları’nın hem bilimsel hem de sosyal hayatımızda gözlemlediğimiz kadarıyla daha gerçekçi olduğu anlaşılıyor.