Antalya’nın turistik bir yerinde küçük bir evde yaşıyordum.Yıl boyu binlerce turist gelip gidiyordu.Bazen oturup onları izlerdim.Sahildeki balıkçı teknelerine tamir,boya yaparak geçimimi sağlardım. Az para kazanıyordum fakat geçimimi sağlıyordu.Bazen yan komşularıma oturmaya giderdim.Bazen onlar bana oturmaya gelirdi.Evde üç kişi yaşıyorlardı.Murat Bey,Hatice Hanım ve dört yaşındaki oğulları Erdem.
Murat Bey hafta içi işe giderdi.Balıkçı teknelerine boya,tamir yaparken Hatice Hanım ve oğlu Erdem’i görürdüm.Pazara giderlerdi genellikle.Meydan turistlerle dolup taşardı.Hatice Hanım meyve ve sebze seçerken Erdem,büyük bir dikkat içerisinde turistlerin konuşmalarını dinlerdi.Her milletten insan gelirdi.Erdem ise annesinin yanından çok uzaklaşmadan yakındaki turistleri kim olursa olsun izler ve dinlerdi.Hatice Hanım’ın işi bitince de beraber evlerine dönerlerdi. Bir gün sabah kalkıp yine boya ve tamir yapmaya gittim. Hatice Hanım ve Erdem’i gördüm.Bir Rus turist Erdem’e gülümseyerek bir şeyler söyledi.Erdem ise ona Rusça bir şekilde cevap verdi.Annesi şaşıp kalmıştı.Oğluna dönüp:
-“Oğlum,sen Rusça biliyor musun?” diye sordu.
Oğlu Erdem ise evet manasında başını salladı.Onları uzaktan izliyordum,ne olduğunu anlamamıştım ama Hatice Hanım’ın büyük bir şaşkınlık içerisinde olduğunu görebiliyordum.Yanlarına gidip gitmemek arasında kararsız kaldım.Bir süre düşündüm ve gitmemeye karar verdim.İşimin başından ayrılamazdım.Bir süre sonra Hatice Hanım,oğlu Erdem’in elini tuttu ve beraber evlerine doğru yürümeye başladılar.Birkaç saat sonra işimi bitirip eve döndüm.Hızlı bir şekilde komşularımın kapısını çaldım.Kapıyı Murat Bey açtı.Karşılıklı birbirimize “merhaba” dedik.Murat Bey beni yemeğe davet etti.Kabul edip içeri girdim.Hep beraber masaya oturduk.Hatice Hanım’a,onu bugün çok şaşkın gördüğümü ve yaşanan olayı merak edip öğrenmek istediğimi söyledim.Ardından Murat Bey:
-“Evet,detaylı bir şekilde ben de öğrensem iyi olur dedi.”
Hatice Hanım lafa girip bize uzun uzun anlattı.İkimiz de şaşıp kalmıştık.Hemen sonra Murat Bey,aklına bir şey geldiğini söyledi:
-“Bu çocuk ne zaman dışarı çıksa turistleri dinlemiyor mu zaten.Peki ya sadece Rusça değil de farklı dilleri de biliyorsa?”
Böyle bir şey mümkün olabilir miydi ki gerçekten.Murat Bey,Hatice Hanım’a”:Yarın hangi milletten insan varsa Erdem’i yanına götür ve onlarla konuşmasını sağla.”dedi.Hatice Hanım ertesi gün bunu deneyecekti.
Ertesi gün Erdem ile birlikte meydanı gezmeye başladılar.Her milletten insanın yanına gidip konuşmaya çalışıyorlardı.Hatice Hanım yanında bir kağıt götürmüştü.Erdem eğer konuşabiliyorsa artı koyuyordu,konuşamıyorsa eksi koyuyordu.Konuşabiliyorsa,konuşabildiği kişi hangi dili konuşuyor onu kağıda not ediyordu.O günün akşamı beni yemeğe davet ettiler.Hatice Hanım,Murat Bey’den sonra eve gelmişti.Biz Murat Bey ile oturmuş,Hatice Hanım ve Erdem’i bekliyorduk.Daha sonra Hatice Hanım şaşkınlıktan konuşamayacak hale gelmiş bir şekilde içeri girdi.Masaya oturdu,bir süre bize bakarak:
-“Tam sekiz dil biliyor ve sadece merhaba demekle kalmıyor bir diyaloğu rahatlıkla sürdürebiliyor.”dedi. Murat Bey sadece bize bakıyordu. Dili işlevini yitirmişti resmen.Sonra dedim ki:
-“Birisi bana böyle bir şeyin olacağını söyleseydi imkânsız derdim.”
Murat Bey bana katıldığını belirtti.
Artık Erdem’in olağanüstü bir zekaya sahip olduğunu biliyorduk.Bu konudaki zekasını bu olayla keşfetmiş olduk.Böyle şeyler üzerine yoğunlaşmaya başlayacak.Annesi ve babası ona yardım edecek ve bu zekayı sonuna kadar kullanacak.