Okulların tekrar yüz yüze eğitime açılacağı ilk gün, sevinçten havalara uçuyordum. Evde o kadar uzun süre kalmıştım ki artık arkadaşlarımı, öğretmenlerimi ve okulumu görmek için sabırsızlanıyordum. Bir önceki gece heyecandan uyuyamadım. Sabah hiç olmayacak zannettim. Sabah kalkar kalkmaz okul kıyafetlerimi giydim. Heyecandan canım hiçbir şey yemek istemiyordu. Bir an önce okula gitmek istiyordum.
Okulda bizim için “Hoş geldin partisi” hazırlanmıştı. Her yer süslenmişti. Okulumuz ve sınıflar çok güzel gözüküyordu. Sınıflarımıza geçtiğimizde masaların üzerinde hediye paketleri gördük. Öğretmenimiz hediye paketlerini açabileceğimizi, onların bizler için olduğunu söyledi. Heyecanla paketleri açtık. Hediye paketlerinin içinde renkli boya kalemleri, süslü kurşunkalemler, kalemtıraş, silgi ve öykü kitabı vardı. Çok mutlu oldum. Aylar sonra arkadaşlarımı, öğretmenlerimi ve okulumu görmek beni çok duygulandırdı. Herkesi o kadar çok özlemiştim ki. İlk dersimizin 40 dakikalık teneffüs olması da bir o kadar güzeldi. Arkadaşlarımla oyun oynamak en çok özlediğim şeylerden biriydi. Oyun oynamaya doyamadık bir türlü.
Evde kalmadan önceki dönemde, okulda ders yapmayı çok sevdiğimi söyleyemem. Ama evde kaldığımız dönemde okulu ve okulda ders yapmayı çok özledim. Artık okula gelmek için sabırsızlanıyorum ve okulda ders yapmaktan büyük keyif alıyorum. Evde kaldığımız bu dönem bence bizde birçok şeyi değiştirdi. Özellikle de neleri sevdiğimizi, neleri sevmediğimizi bir daha gözden geçirdik. Sevdiklerimizin ne kadar önemli olduğunu anladık.