Alfabe değişikliği, Türkiye’nin modernleşme yolunda attığı önemli adımlardan biridir. Eğer bu dönemde bir öğrenci olsaydım, acaba alfabe değişikliği benim yaşamımı nasıl etkilerdi? Bu yazıda, o dönemdeki eğitim hayatını ve toplumsal değişimleri ele alarak alfabe değişikliğinin olumlu ve olumsuz yanlarını inceleyeceğim.
Öncelikle, alfabe değişikliği ile birlikte, Latin harflerine geçilmesi, okuma yazma oranını artırma yönünde büyük bir adım olmuştur. Yeni harflerle daha kolay öğrenim sağlanmış, bu da benim gibi öğrencilerin eğitimde ilerlemesine önemli katkı sağlamıştır. Örneğin 1928 öncesi nüfusun %10’un altında olan okuma-yazma oranı, 1935’te nüfusun %20’sinin üstüne çıkmıştır. Ayrıca, alfabe değişikliği, eğitim sisteminde köklü değişikliklere yol açmış, modern eğitim anlayışının benimsenmesine zemin hazırlamıştır. Bu durum, yenilikçi öğretim yöntemleri ve materyallerle eğitim almayı mümkün kılmıştır. Bunun için; okullarda anlaşılır bir dil ve modern bir anlatım tarzı ile yazılmış ders kitapları kullanılmaya başlanmış ve grup çalışmaları, tartışmalar ile uygulamalı derslerin olduğu aktif öğrenme metoduna geçilmiştir. Bunların yanı sıra alfabe değişikliği; Türkçe’nin sadeleşmesi ve kültürel kimliğin güçlenmesi ile öğrencilere milli bir bilinç kazandırmıştır. Çünkü yabancı dillerden alınmış olan bilim, fen, sanat ve teknik terimler Türkçeleştirilmiş ve ders kitaplarında Türk tarihi, Türk kültürü ve milli mücadele gibi konulara da yer verilmiştir. Böylece, benim gibi gençlerin kendi kültürel değerlerini daha iyi anlamaları ve sahiplenmeleri sağlanmıştır.
Bunların yanı sıra alfabe değişikliğine bağlı olarak toplumda bazı karşıt görüşler ve çatışmalar da yaşanmıştır. Örneğin; Bazı insanlar, alfabe değişikliğinin, Osmanlı kültürünün ve dilinin değerini zedeleyeceği endişesini taşımışlardı. Ama aslında Tanzimat Döneminden bu yana yazı ile halkın dili arasındaki farklılık Osmanı aydınlarının da rahatsız olduğu bir durumdu. Bu nedenle; Arap alfabesinin Türkçedeki sesleri karşılayamamasından kaynaklı problemlere çözüm üretme çabası ile dilde sadeleşme hareketleri denenmiş ancak yazışmalarda kargaşaya sebep olduğundan dolayı başarılı olamamıştır. Alfabe değişikliliği ise Osmanlı kültürü ve diline dokunmak şöyle dursun, tüm Osmanlı kaynaklarını koruyarak özenle arşivlemiştir. Ayrıca alfabe değişikliğinin öğrencilerin geçmişle bağ kurmada zorluklar yaşamasına yol açacağını düşünenler olmuştur. Oysa dil yaşayan bir unsur olduğu için her kültürde zaman içinde değişiklik göstermektedir ve tarihi metinleri okuyup değerlendirmek bütün ülkelerde herkesin değil, ancak karşılaştırmalı filoloji, etimoloji ve tarih bilgisine sahip uzmanların becerisini gerektirmektedir.
Yeni alfabeye geçiş sürecinin, öğretmenlerin ve öğrencilerin adaptasyon sürecinde zorluklar yaşamasına neden olacağını düşünenler olmuş; eski yazıyla eğitim görenlerin, yeni alfabeye geçişte sıkıntılar yaşayacağını savunmuşlardır. Oysa alfabe değişikliğinden önce çocuklar okula başladıklarında evde ve sokakta duydukları anadilleriyle hiçbir ilgisi olmayan yabancı bir dille karşılaşıyorlardı bu yüzden okuma yazma eğitimine adaptasyon asıl eski alfabe ile zordu.
Sonuç olarak; alfabe değişikliği, Türkiye için bir dönüm noktası olmuş ve birçok olumlu değişimi beraberinde getirmiştir. Ancak, dönüşüm sürecinde yaşanan zorluklar ve toplumsal çatışmalar da göz ardı edilemez. Eğer o dönemde bir öğrenci olsaydım, bu karmaşık süreci deneyimleyerek hem kişisel gelişimime katkı sağlayacak hem de toplumsal dönüşümlerin bir parçası olacaktım. Bu süreç, bireylerin ve toplumun kendine güvenini artırmış, kültürel değerlerin korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına yardımcı olmuştur. Uzun vadede ülkeye kazandırdığı değerleri dikkate alınca, alfabe değişikliği hem eğitimim hem de geleceğim açısından önemli bir fırsattır diye düşünüyorum.