Odun Başa Düştü

Merhaba, ben Onat. Bugün sizlere arkadaşlarımla ormana gittiğimizde kaybolduğum o hikâyeyi anlatacağım.

Evdeydim, hava o kadar sıcaktı ki ev bize hamam gibi gelmeye başlamıştı. Ev halkı çaresizce etrafta serinleyecek yerler arıyordu. Biri klima dükkanında alışveriş yapıyormuş gibi yapıyordu, biri gondola binmişti. Ben de yapacak bir şey olmadığı için son çare onlara katılmak olacaktı ki telefonuma bir mesaj geldi. Arkadaşım Fırat, “Onat, biz pikniğe gideceğiz, gelecek misin?” diye sormuştu. Ormanlar serin olur dedim içimden ve hemen kabul ettim.

Piknik alanına ulaştığımda herkes oradaydı. “Açıkçası mantıklı, ormanlar serin olur.” diye düşündüm ve arkadaşlarımı buldum. Çoktan hazırlanmışlardı. Selamlaştık ve hemen işe koyulduk. İş dağılımı başladı, birkaç kişi çadır, birkaç kişi yiyecekler ve sona odun işi bana kalmıştı. Orman serin olurdu, bu yüzden bu şansı çeviremezdim ve odun toplamaya başladım. Derinlere doğru gittikçe ışıklar kesiliyor, yosun ve yapraklar artıyordu. Yerde bulduğum odunları topluyor ve nereye gittiğim umurumda değil gibi devam ediyordum. Sonunda odunlardan hareket edememeye başladım ve geri dönmem gerektiğini fark ettim. Koşmaya başladım, koştum ve koştum. Bulduğum tek şey bir avuç cevizdi. Ne yapacaktım? Birden aklıma bir fikir geldi! Ağaçta bulunan yosunlar kuzeyi gösterir. Benim gitmek istediğim yön güneydi, yani yosunların tam tersine gidersem kurtulabilirdim! Bu fikirle yeniden umutlandım ve çıkış yolunu buldum.

Yürüdüm, şarjım bitti ve zaman algımı da kaybettim. Belki yarım saat belki üç saat boyunca yürüdüm ve karşımda tüten bir duman vardı. Koştum, koştum ve sonunda arkadaşlarımı buldum. Hem de odunlarla! Neyse ki bir saat geçmemişim.

Hikâyem bu kadardı. Dikkatinizi verdiğiniz için teşekkür ederim. Görüşürüz!

(Visited 8 times, 1 visits today)