O SOĞUK KIŞ AKŞAMI

Soğuk bir kış akşamı idi. İşten çıkmış eve doğru yürüyorum. Yakından kartopu oynayan çocukların sesleri geliyordu. Herkes çok mutluydu. O akşam arkadaşım Özge bize gelecekti. Eve girer girmez üstümü değiştirdim. Eve gelirken markete gitmiştim. Akşam Özge’nin de en sevdiği yemeklerden biri olan fırında tepsi kebabı yapacaktım ve onun için marketten malzemeleri aldım. Hızlıca Özge gelene kadar pişirdim. Kebap fırındayken sofrayı hazırladım. Umuyorum ki Özge de çiçek desenli peçetelerimi çok sevecek. Özge geldi bir yarım saat sonra. Yemeği yedik, ardından film izledik. Bir çeşit bilim kurgu filmiydi. Özge geçen gün televizyonda fragmanını görmüş ve ilgisini çekmiş. Bana da göstermek istediğini söyledi. Özge gittikten sonra pijamalarımı giydim. Evi toparladım ve yatmaya hazırlandım. Tam yatağa girecektim ki bir ses geldi. Sanki yardım isteyen ortalama 5 ila 6 yaşlarında bir kızın sesi gibiydi. Ve bana “Sakın bir adım daha atma!” diyordu sanki. Korktum ama umursamadım. Bir adım daha atacaktım ki duraksadım. O ses nereden geliyordu ki? Ben evde yalnızdım. Ve evde benden başka kimse olmadığına yüzde yüz emindim. Korkmuştum ve olduğum yerde durdum. Cevap verdim: “Sen kimsin! Neredesin?” Anında cevap verdi “Kim olduğum önemli değil! Çabuk arkanı dön ve camdan dışarı bak!” Ne dediyse hemen yaptım. Dışarıda hiçbir şey yoktu. “Bu bir şaka mı? Şaka ise hiç komik değil!” diye haykırdım. O sırada camın önünden çok hızlı bir ışık geçti. Şaşırmıştım. Ve aynı zamanda da çok korkmuştum derken bir daha geçti. O bir yarasa mıydı? Yoksa başka bir kuş muydu? Anlamadım yatağıma gittim ve yorganı üstüme örttüm. O an nasıl da olsa kapılar kitli, camlar kapalı diye rahat bir şekilde uyudum. Sabah uyandığımda neredeyse korkudan kalp krizi geçirecektim. Üstümde simsiyah tüyleri olan  yemyeşil gözlü dik kulaklı ve pembe burunlu sevimli mi sevimli yavru bir kedi varmış. Demek ki o bana seslenen kişi ise aslında kediyi içeri almamı söylüyormuş. İsmini Pisi koydum. Ona mama hazırladım. İnternetten tariflere baktım. Onun için onun sağlığına göre elimdekilerle ne yapabilirim diye. Daha önce kedim olmuştu ama birkaç sene önce evden kaçtığı için maması kalmadı ve kalsa bile bozulmuştur zaten. Önceki kedime hiç böyle yemek de hazırlamamıştım. Yaptığım mamayı verdim ve iştahla nefes almadan bitirdi. Üstüne biraz da benim yemeğe salça olunca bir tabak daha hazırladım. Onu da hemen bitirdi. Sonra da uyuya kaldı kucağımda. Karnı da davul gibi olmuş. Çok sevimliydi. Onu temizledim ve kalacak ortam sağladım. Yıllar sonra o da benim yanımda büyüdü. Şu anda 6 yaşında. Sevgi yumurcağı bir kedi oldu. Oyunlar oynuyoruz beraber, Özge de bazen bize geliyor ve Özge ile de iyi vakit geçiriyordu. Özge de Pisi’yi seve seve kedisi olsun istedi. O da bir kedi sahiplendi sokaktan. Annesi tarafından terk edilmiş, soğuktan donmak üzere olan bir kediydi o da. Krem rengi biraz da beje yakın bir rengi vardı. Onun da gözleri badem gibi kahverengiydi. Onun da adı Pati oldu. Pisi, Pati’yi kendi çocuğuymuş gibi sahiplendi. O zamandan sonra Özge her bize geldiğinde veya ben Özgelere her gittiğimde kedilerimiz Pati ve Pisi görüşsün diye onları da yanımızda götürüyoruz.

(Visited 14 times, 1 visits today)