O Kadar Güzel Yapın ki

Ortaya güzel bir iş çıkarmaktan daha iyi ne vardır hayatta? Yapabildiğinin en iyisini yapmak, sorumluluk olduğu için değil de o işten keyif almak için yapmaktır olması gereken. Kendini ve eş zamanlı olarak etrafındaki herkesi tatmin etmeyi başarmaktır şu geçici dünyada kalıcı olmak için yapılabilecek en güzel şey. Ne olursa olsun bir işe kendimizi adamak, onun için olabildiğince uğraşmak, o işi sanatla yapmak…

“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’ın beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.”

İşte böyle anlatmış işin sırrını Martin Luther King. Dünyaca ünlü bir ressamın bıkmadan usanmadan, severek ve emek vererek ortaya koyduğu sanatsal bir eser yapmaktan farklı olmamalı yaptığımız iş. Doğuştan mucizevi yeteneklerle doğmuş bir bestecinin hislerini katarak adını yüzyıllara yazdırmış olduğu besteler gibi anlamlandırmalıyız ortaya koyduklarımızı. Her satırında dünyanın farklı anahtarlarını keşfedebileceğimiz bir şiir gibi olmalı işimiz, dolu ve özellikli olmalı uğraşlarımız. Ve böylece hak ettiği değeri ve saygıyı vermiş oluruz bu yegane amacın.

Bu söz bende çok derin  duygular uyandırdı. Elimdeki iş ne olursa olsun onu küçümsememem gerektiğini, aslında onun ne kadar değerli olduğunu hissettirdi. Bana azmi aşıladı, öyle ki elimden gelenin en iyisini ortaya koyarak belki de dünyanın en başarılısı olabileceğimi gösterdi. Başka bir deyişle bana gitmem gereken yolu gösterdi; ne yaparsam değil, nasıl yaparsam mutlu olabileceğimi. Umudu iliklerime kadar hissetmemi sağladı, elimdeki her şeyi ilmek ilmek işlediğim sürece ona hak ettiğini vermiş olacağımı kanıtladı. Belki de en can alıcısı, işimi severek yapmam gerektiğini hatırlattı. Ne kadar da muazzam bir duygu, değil mi?

Şimdi kendimize ve günlük hayatta yaptığımız işlere bir bakalım. Her gün yüzlerce farklı işle uğraşmıyor muyuz? Kimi zaman çok yorulduğumuz, sıkıldığımız ve ister istemez kalitesini düşürdüğümüz görevler yerine getiriyoruz. Kimi zamansa bu görevleri tam motivasyonla, ince eleyip sık dokuyarak tamamlıyoruz, tam anlamıyla harikalar yaratıyoruz. Peki ya bu işlerin tamamını söylediğimiz gibi “zorunluluk” kapsamı dışında görsek, her yaptığımızla aramızda gönül bağı kursak, severek, isteyerek ve kendimizi vererek yapsak hem bizim açımızdan hem de dünya açısından her şey daha güzel olmaz mı? Düşünsenize, etrafımızda her şey dört dörtlük, yerli yerinde ve harika bir uyum içerisinde. Yaşamak için ne kadar da iyi bir dünya olmaz mı?

Sonuç olarak, bir işe giriştiysek onu en iyi şekilde tamamlamalıyız. Bu süreç içerisinde de bu işe sevgiyle tutunmalı, üşenmeden çalışmalı ve onu hakkıyla ortaya koymalıyız. Hangi iş olursa olsun fark etmez, o işe yakışır bir çalışma yapmalı, kendimizi ve tüm benliğimizi ona adamalıyız. Hatta o kadar güzel yapmalıyız ki gökteki ve yerdeki herkes durup burada dünyanın bu işi en iyi yapanı yaşıyormuş demeli.

(Visited 106 times, 1 visits today)