O

  • Baharın tam ortasında yaprakların kuşlarla dans ettiği yılın en güzel saatlerinde her zamanki gibi ben ve orman. Hayatım sanki bundan ibaretti.

Aslında kendimi bulmamdı o orman.Kendimle yüzleşmemdi.Yalnız kalmıştım herkes gitmişti ailem, sevgilim, arkadaşlarım kimsem kalmamıştı tek dostum bir kaç karınca ve kuşlardı. Yaşadığım ev tahtadan oluşma içi nemli ve bi o kadar odunsu kokan dokunduğunda kıymık batıran o ahşaplar, odunlardı. Ailem gittiğinde aslında pek de sendeleme yaşamadım çünkü alışmıştım zaten ailem olmadan yaşamaya. Arkadaşlarımı da hiç aramazdım zaten. Çoğu da aslında iyi insanlar değillerdi. Ama beni en içten etkileyen biri vardı o da sevgilim aslında ailemi özlemedim, sendelemedim diyorum oysaki o da benim ailemdi. Onun için herkese cephe almıştım ne yazık ki büyük hata etmişim. Aslında birini o kadar çok değer yüklemek özgürlüğümüzü, benliğimizi kısıtlıyormuş. İnsanın aklına gelmiyor ki mutluyken. Eksikliğinde geliyor ama gelmesine gelsin insanın aklına dank ediyor ne hata yaptığı.
Ormanda yürürken hiç olmayacak şekilde telefonum çaldı. Normalde telefon buralarda çekmezdi fakat ne olduysa şu anda çalıyordu ve arayan numaranın kim olduğunu bilmiyordum. İlk başta açmadım. Yabancı numaraları açmıyorum diye ama buna rağmen arama yapma konusunda ısrarcıydı. Ben de bu ısrarlara dayanamayıp telefonu açma kararı aldım. Açtığımda bir yerden tanıdığım bir ses duydum. Kulağım ısırıyordu bu sesi ama tam anlamıyla kim olduğunu çıkaramıyordum. Sonra kim olduğunu söyledi. Bu sırada telefonda yerini alan 1 veya 2 dakikalık suskunluk hakimiyetini sağladı. Ailemdi bu. Yanlış anlamayın ailem derken annem, babam veya kardeşim değil oydu o. Konuşmaya başladık. Eski konulara değindi ama ben hiç oralı olmadım. Haftaya yaşadığım şehre geleceğini dile getirdi ve buluşmak istediğini söyledi. Bu sözlere de hiç oralı olmadım. Ne zaman geleceğini tekrar sordum ve haftaya bugün dedi. Biraz daha sohbet ettikten sonra telefonu kapadım. Özlemiştim.
Bir hafta geçti ve tam da o gündü. Onun geleceği gün. Kendimi sabahın köründe havaalanında buldum ve ne olduğunu anlamlanlandıramadım. İstemiyordum onla buluşmayı tekrardan yüzleşmeyi ama ne olduysa bir his beni ona bağlamış belki de alışkanlık haline bürünmüş bir hisse dönüşmüştü. Buluştuk hasret giderdik ve aynı son o yine gitti. Belki de hislerimiz özgürlüklerimizi kısıtlıyordu. Kim bilir?

Hislerimizi asla alışkanlık boyutuna taşıyıp onları yenilemez bir canavara dönüştürmemeliyiz. Yoksa bizim özgürlüklerimizi elimizden alıp bize hükmeder.Yavaş yavaş da bizi siler.

(Visited 67 times, 1 visits today)