Nükleer barış, bazı durumlarda nükleer silahların istikrarı sağlayabileceğini ve krizin tırmanma olasılığını azaltabileceğini savunan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Nükleer barışı savunanlar, kontrollü nükleer yayılmanın istikrarı sağlamak için faydalı olabileceğini düşünüyorlar ve savunuyorlar diğer taraf ise nükleer silahların yayılmasının yalnızca nükleer savaş riskini artırdığını ve aynı zamanda devlet dışı şiddet yanlısı insanların eline nükleer silah düşme şansını da artırdığını iddia ediyor.
Nükleer silahların Dünya’ya barış mı savaş mı getireceğini anlayabilmek için nükleer silahlanmanın geçmişine bakmak gerekir.
1938 yılında Almanya’nın Berlin kentinde Otto Hahn, Lise Meitner ve Fritz Strassman’ın nükleer fizyonu keşfetmesinden sonra ilk atom bombasının yapılması mümkün olmuştur. Nükleer fizyonun keşfi ile nükleer silah teknolojisi çok gelişti ve yeni silah üretimlerine başlandı.
Atom bombaları, enerjilerini fizyon reaksiyonlarından alan nükleer silahlardır. Bu reaksiyon o kadar büyüktür ki bir bomba tüm bir şehri patlatma gücüne sahiptir. Bu tür silahların ne kadar büyük bir yıkıma sebep olabileceğinin en iyi örneği Japonya’nın Hiroşima kentinde yaşanan olaydır.
Japon kuvvetleri ile ABD birlikleri arasındaki çatışmalar devam etmekteydi. Temmuz ayı sonlarında, Başkan Harry Truman, Potsdam Deklarasyonu ile Japonya’nın teslim olmasını istediklerini bildirdi. Ve istedikleri olmazsa Japonya’ya “derhal ve kesin bir yıkım” vaat ediyordu.6 Ağustos 1945’te Amerika Birleşik Devletleri ilk atom bombasını Japonya’nın Hiroşima kenti üzerine bombardıman uçağından attı. Atom bombası yaklaşık 13 kilotonluk bir kuvvetle patladı, patladı an itibariyle 80 bin kişiyi öldürdü. Daha sonra on binlerce kişi daha radyasyona maruz kalarak hayatlarını kaybetti. Japonlar hemen teslim olmayınca, Amerika Birleşik Devletleri Nagazaki şehrine üç gün sonra ikinci bir atom bombası attı.
Bu atom bombası da anında 40 bin kişiyi öldürdü. Bundan alınması gereken büyük derse rağmen nükleer silahlanma devam etti. ABD ve Rusya belli bir noktada nükleer silahlanmanın Dünya’nın sonunu getireceğini fark ederek nükleer silahlanmaya durduracak anlaşmalar imzaladılar. Ancak bu anlaşmalar da diğer ülkelerin gizli olarak nükleer silah üretmesini tehdidini yeterince yok etmemektedir.
Eğer iki devlet de aynı nükleer silahlara sahipse savaş ihtimali çok düşüktür. Ancak bir Devletin daha fazla silahı varken rakibinin buna karşın daha az silahı olması durumunda savaş olma ihtimali çok yüksektir. Bu yüzden bu konunun iki tarafı da farklı perspektiflerden haklılardır.
Nükleer silahların yapılış amacı ve tasarımı hiçbir zaman savunma değildi. Keşfedildikleri zaman bu tür silahlara sahip olan devletler savaşları domino etmeye başladı. Çünkü diğer devletlerin bu tür silahlara karşı yapabilecekleri bir savunma sistemi yoktu. Bence nükleer silahların dünya barışını bir katkısı olmadı ve olmayacak. Çünkü günümüz şartlarında kimsenin eşit ve aynı tasarımda silahı olamaz. Bu durumda iyi silahlara sahip olan devletlerin kötü silahlara sahip olan devletlere savaş açma ihtimalini çok yükseltecektir.