TV kanalları yaptığı bazı programlarda insanların aile içindeki problemlerini çözmek ve bu konular üzerine konuşmak amaçlanıyor. Bazı insanlar bu durumu normal karşılayıp vakit geçsin diye izlerlerken bazı insanlar şahit oldukları durumun herkes üzerinde kötü etkiler bırakacağının bilincinde olup ona göre davranış sergilerler.
Günümüzde aile içindeki mahremiyetin ve insanlarının özelinin gittikçe azaldığını düşünmekteyim. Geçmişte insanlar özel yaşantılarında kendi mutluluklarına göre hareket ederken günümüzde insanlar kendi düşüncelerini değil, sosyal medyadaki insanların yorumlarına göre yaşamaktadırlar. Bu da insanların özelini yok etmektedir. Bir insan yaptığı, yediği, gittiği ve giydiği her şeyi ve her yeri paylaşırsa, mahrem kavramı yok olacağını düşünmekteyim.
Bu bağlamda, insanların, özelini bu kadar yayması sonucunda magazin kavramının ortaya çıktığı kanısındayım. İnsanların özelini oyuncakmış gibi kullanan ve bundan haber yapan bu kavram, günümüzde son derece ilgi görmektedir ve takip edilmektedir. Gerek dergileriyle, gerekse programlarıyla insanların özel hayatının gizliliği çiğnenmektedir.
Bu durum artık her şeyi görüp alışmamıza sebep olmuştur. İnsanlar başlarına gelen kötü olayları bir uzmanla paylaşmak yerine, sosyal medyada paylaşıp ünlü olma istemindedirler. Bu durum da “reklamın iyisi kötüsü olmaz” sözünü doğrulamaktadır.
Ayrıca magazini bu kadar takip ettiren faktörlerden birisi de abartma ve çarpıtmadır. İnsanların başına gelen olaylarda bir ışık gören yazarlar ve editörler, İnsanların söyledikleri şeyleri çarpıtarak bir olaydan bir sürü yeni haber çıkarıyorlar. Sonunda olan sözü çarpıtılan insanlara oluyor ve o kişilere duyduğumuz güven azalıyor. İnsanlar sırf biraz daha izlenebilmek için yalan söylüyorlar da diyebiliriz.
Ben bu söylediklerimin doğrultusunda, insanların aileleri ve kendi özelleri hakkında yapılan programların, yaşanan kötü olayları normalleştirdiğini düşünüyorum. Çünkü insanlar olayları o kadar çok çarpıtıp o kadar çok abartıyor ki, bizim mahrem olarak bildiğimiz şeyler bile normalleşiyor. Bir insanın probleminin çözmek için belli doktorlar vardır fakat medya bunlardan biri değildir. Medyanın elinde tuttuğu bu takipçi gücünü elbette iyi şeyler için kullanabiliriz. Örneğin destekçi toplamak için. Ama asla medya bizim doktorumuz veya psikoloğumuz olmamalı.
Ayrıca bu normalleşmenin bir etkisi olarak insanların “o bunu yapmış ben neden yapmayayım?” dediğini düşünüyorum. İnsanlar zaten bu cümleyi kurmaktaydılar. Fakat bu normalleşme sürecinde insanlar çok yanlış şeyleri görüyor ve zor bir durumda kaldıklarında bu cümleyle vicdanlarını rahatlatarak o işi doğru ve olması gerektiği gibi değil, kötü ve uygun olmayan yoldan çözmeye çalışıyorlar. Çünkü o işi doğru yapmanın zor olduğunu düşünüyorlar. Ben bu yüzden hırsızlıkların veya gördüğümüz öteki suçların arttığını düşünüyorum. Çünkü bir tek bu tarz programlar da değil. Gördüğümüz hemen her program bu normalleşmeyi ister istemez sağlıyor.
Sonuç olarak, insanların özel hayatlarından ve özel aile yaşantılarından para kazanmanın, insan yaşantısını kötü etkilediğini ve bu hayatlardaki kötülükleri normalleştirip alışmamıza sebep olduğunu düşünüyorum. Bu duruma sebep olan biriminde bir tek aile içi sorunlara çözüm üretmeye çalışan programlar değil, hemen hemen bütün magazin olduğunu düşünüyorum.