Ömür bir gün kütüphaneden Noel Domuçu adında bir kitap almıştı. Bu kitabı severek okuyup bir gün de bitirmişti. Bu kitabı rafının en başına koymuştu. Bir ay gibi bir zaman geçmişti. Ömür artık kitap okumak yerine daha farklı aktiviteler yapıyordu. Rafının en ucundaki kitabı bir şekilde hatırlayacağını aklının ucundan bile geçirmezdi. Ömür odasında oturup oyun oynarken rafından bir ses onu çağırıyordu. Ses çok boğuk gelse de Ömür, sesin ne dediğini anlıyordu. Asıl esrarengiz olan şey, bu sesin Noel Domuçu kitabından gelmesiydi.
“Unuttun mu beni? Çok da zaman geçmedi. Bu sesin kimden geldiğini merak ediyorsan bahçeye çık da bul beni.”
Ses bunu birkaç kez tekrarlayınca Ömür biraz korktu. Yine de cesaretini toplayıp dışarı çıkacaktı. Ömür cesaretini topladığı anda annesinden izin alıp dışarı çıktı. Bahçede biraz dolandıktan sonra, kitaptan olan domuçu gördü. Hemen yanına koştu fakat domuç onu hatırlayamadı. Ömür kendini tanıttıktan sonra domuç hatırladı ve sarıldı. Ömür, onu gördüğü için çok mutlu olmuştu.
Annesine görünmemek için ağaçların arkasına gidip konuşmuşlardı. Yarım saat gibi bir süre konuştuktan sonra, birbirlerini hep hatırlayacaklarına söz vererek birbirleriyle vedalaştılar.