Bir kış gecesiydi; soğuk, ayazlı ve tüyler ürpertici bir rüzgâr vardı. Arkadaşımızın ormanlıkta bulunan evine gitmiştik. Amacımız oyunlar oynayıp, sohbet edip keyifli vakit geçirmek ve kafa dağıtmaktı. Planımız üç gün boyunca orada kalmaya yönelikti. Herkes çok heyecanlıydı çünkü uzun süre sonra hep beraber kaliteli vakit geçirebilecektik. Eve gelirken yol boyunca ne bir rüzgâr ne de bir soğuk vardı. Ne zamanki biz eve giriş yaptık gökyüzü soldu. Ancak çokta sorgulamadık, şans deyip konuyu kapattık. Hep beraber yemekleri hazırlıyorduk ama odunlarımız bittiği için dışarı çıkıp odunları toplamamız gerekiyordu. Koca evde zaten 3 kişiydik ama en az 2 kişi gitmesi gerektiğinden evde yalnız kalmaya göz yumdum. Ne de olsa yemekler ocaktaydı, o kadar uğraşın boşa gitmesi yazık olurdu.
Evde yalnızdım! Arkadaşlarım evden çıktığından beri içimde bir ürperti oluşmuştu ama bunun psikolojik olduğunu düşündüğümden çokta kafaya takmadım. Galiba yanılmışım, hislerime güvenmem gerekirmiş. Arkadaşlarım evden çıkalı 1 saat olmuştu ancak ortada kimse yoktu hâlbuki çoktan burada olmaları gerekirdi. Hem yemekler pişmeden soğudu hem de odunlar zaten hazır olduğu için alıp gelmeleri belki 15 dakikalarını ya alırdı ya almazdı. Tam mutfaktan çıkıp onları kontrol etmeye gidiyordum ki evin içinden bir çığlık sesi geldi. Hemen yukarıya çıktım ancak sonradan aklıma evde kimsenin olmadığı geldi ve bir an için kafayı yediğimi düşündüm ama hayır gerçekten biri vardı. Bir kadın!
Panik içinde yerde baygın yatan kadına bakıyordum. Donakalmıştım; hiçbir şey yapamıyordum. Bu kadın nerden çıktı? Nasıl bayıldı? Eve nasıl girdi bu kadın? Mantıklı düşünmeye çalışıyordum ancak hiçbir açıklaması olamaz bunun. Ya bu ev hayaletli ya da hayaletli. Bir anda kendi kendime konuşmaya başladım, konuşmamı kontrol edemiyordum. Kendime bu evden gitmek istemediğimi söylüyordum ancak bu doğru değildi. Sonrasında bu evin ne kadar güzel olduğunu ve huzur verici ortamı olduğunu söyledim ancak bu da doğru değil. En sonunda kendim konuşabilmeyi başarmıştım ve bu evden gitmek istediğimi söyledim anda bir ses “ Son kararın mı?” diye sordu. Evet. Evet, buradan gitmek istiyordum.
Kapıya koştum koridor koştukça yol daha da uzadı. Sonrasında sırtımda inanılmaz bir acı hissettim. Arkamı döndüğümde ise çığlık atan kadının elindeki silahı gördüm. Vurulmuştum ama hiçbir yerde kan yoktu. Kadı ne ara kendini topladı ve silahı bulup beni vurdu diye düşünürken bir anda her iki tarafımdan da doktorlar gelip beni tuttu. Beni sabit tutmaya çalışıyorlardı ancak ben ölüyordum niye yardım etmiyorlardı. Yavaş yavaş gözlerimin kapandığını hissettim. Ölmüştüm. Ne kadar süre olduğunu bilmediğim bir zaman zarfından sonra gözümü açmıştım. Hayata geri mi döndüm
? Psikiyatristler benim sadece bir nöbet geçirdiğimi söylediler ancak yaşadığım her şey gerçekti. Bunlar benim hayal ürünüm olamazdı.