Siyah bir makinenin içindeyim. Sadece ”No 2130” yazıyor. Sadece bir makineye bindiğimi ve annem, babamın arkamdan ağladığını hatırlıyorum. Meraktan içim içimi yiyor. Makinenin sarsıntılı bir iniş yaptığını hissetim. İçinden çıktıktan sonra anlıyorum ki, bu bir zaman makinesi! Boşluktayım yani öyle hissediyorum. Etrafımda birkaç kişi daha var. Astronot kıyafetine benzer bi kıyafet giyiyorum, ama başlığı yok. Biri bana benimle gel, dedi. Ne olduğunu bilmediğim için gidiyorum.
Beni bir robota götürüyor. Hiçbir şeye anlam veremiyorum. Korkuyorum. Robotun içine giriyorum. Üstümdeki kıyafeti çıkartıp bir denek kıyafeti giyiyorum. İsmime yaşıma dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Robot bir anda konuşmaya başlıyor. Bir şeyler düşünürken robot kafamda dolaşan soruları teker teker yanıtlıyor. O soruları cevaplarken bir anda zombiye benzeyen insanlar gelip bana senkronize bir şekilde ”Ölüm tarihi: 2090. Yıl 2130. Sonra tam kaçacakken herkes farklı bir dil konuşmaya başlıyor. Gözüm yavaş yavaş kapanıyor. Gözümü açtığımda üstümde bir takım elbise var. Aman Tanrım şimdi bana bir bilgisayar verdiler. Bilgisayarı açtım. Karşıma anında birkaç kod geliyor. Biri gelip ”Bunları yapmazsan kötü şeyler olur.” diyor. İnat ederek yapmıyorum.
Bayılmışım, bu dünyada saat kaç acaba? Neyse uyandım bir ameliyathanedeyim ve herkes bana ”Bay bay.” diyerek gülüyor, sonra yine o ses ”No 2130”.