İlk durağımız Ürgüp/peri bacaları
Yanardağdan sıçrayan lavların çok uzun yıllar boyunca suların ve havanın aşındırmasıyla şekillenen peri bacaları günümüzde birçok insanın ilgisini çekiyor.Uzun ve tepesinde büyük kaya olan bu bacalar insanın ‘Vay be’ demesini sağlıyor. Temmuz ayında gittiğimde adım atacak yer yoktu ve bütün insanlar tepeye çıkıp dürbünlerle etrafa bakmak için kuyruk oluşturmuştu.Bazı insanlar birbirlerine fotoğraf çektiriyor bazıları ise çarşıdan aldığı mısır ve dondurmaları etrafı izleyerek yiyordu.
İkinci durağımız Ürgüp/Yeraltı Şehri
Klostrofobisi olan insanların adımını atamadığı,birçok zaman boynunuzun kırılacak gibi hissettiğiniz yeraltı şehri.İçinde küçücük odalar barındıran girintili çıkıntılı daracık merdivenlerden indiğiniz bazen devam etmek için yerde emeklediğiniz bir yer. Her ne kadar sizi daraltan bir yer olsa da cidden görülmeye değer. Hele ki size buranın tarihini anlatan birisi varsa tadına doyum olmuyor. Buranın yapılış amacı ise geçmişte bir çok saldırıya maruz kalmaları ve halkın kendi güvenliğini sağlayacak bir yer istemeleri.
Üçüncü durağımız Kapadokya/Ihlara Vadisi
380 basamak aşağı inmeniz gereken ve derenin üstünden geçtiğiniz bir vadi.Hayır yanlış okumadınız tamı tamına 380 basamak! Basamakların hepsini indiğinizde karşınıza küçük bir köprü ve dere çıkıyor. Bu derenin ‘şifalı’olduğu söylendiği için birçok insan ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını derenin içine sokuyorlar. Köprüden indikten sonra bi 4-5 km yürüyorsunuz ve karşınıza Karanlık Kale Kilisesi çıkıyor. Kocaman kayanın içine oyulan bu kilisenin içinde haç motifleri ve dikdörtgensel şekiller dikkatinizi çekiyor.Sol tarafında iki tane mezar vardır.Karanlık Kale Kilisesinden çıktıktan sonra biraz daha yürüyoruz ve karşımıza Ağaçaltı Kilisesi çıkıyor ilk girişte müjde, ziyaret ve doğum ile 3 kralın hediye getiriş sahneleri yer almaktadır. Solda ise Meryem’in ölüm sahnesi bulunur. Bu sahnenin solunda ise İsa’nın doğumunu haber veren 3 horoz var. (Önümüzdeki tur rehberi anlatırken duydum) Bu kiliseden de çıktıktan sonra yine yürüyoruz ve karşımıza Yılanlı Kilisesi çıkıyor.Yine kaya içine oyulmuş olan kilisenin giriş kısmı çökmüştür bu yüzden girişin sol kısmında bulunan orta boşluktan içeri giriliyor. Karşımıza kısa bir koridor çıkıyor. Kilisenin sol duvarında yılanların saldırısına uğramış 4 çıplak kadın vardı. Bu yüzden adı Yılanlı kiliseymiş. Sonra ki durağımız Eğritaş Kilisesi. Şuana kadar vadide gördüğüm en büyük kilise ve bu kilise 2 katlı. İlk katta cenaze törenlerinin yapıldığı yer ve bu bölümün yanında mezarlıklar vardı. Kilisenin ikinci katındaki tahta çöktüğü için ikinci kata çıkamadık.Duvarlarında ise haç sembolleri vardı. İlerlesekte yorulduğumuz için ve daha kilise göremediğimiz için geri döndük ve 380 basamağı düşe kalka geri çıktık. Nevşehir’e gideceksiniz kesinlikle bu 3 yeri görmeden gitmeyin. Pişman olmayacaksınız..
Kilise hakkında bazı bilgiler http://wowturkey.com/ sitesinden alıntıdır