Neva, 17 yaşında uzun boylu, esmer bir kızmış. Yarın okulu bitirme sınavı varmış, çok önemliymiş. Sabah olunca Neva elini yüzünü yıkamış, kahvaltısını etmiş, çantasını hazırlamış, kalem kutusunu da kontrol edip okula gitmiş. Herkes heyecan içinde sınıflara girmiş. Neva çok heyecanlı değilmiş. Kapının önüne geldiğinde Mete ile karşılaşmış, Mete kapıdan bir türlü içeri girmiyormuş. Neva sormuş:
-Mete neden sınıfa girmiyorsun?
Mete yanıt vermiş:
-Sınava girmek istemiyorum, çünkü kendimi hazır hissetmiyorum.
Neva:
-Mete bu sınav bizim için çok önemli, girmezsen bir sene daha okulda kalman gerekecek. Oysa senin derslerin de iyi. Bence bunu bir daha düşünmelisin.
Mete:
-Haklısın galiba, girsem iyi olur, hem ne kaybederim ki? Ben bunu bir düşüneyim.
Neva sınıfa girdiğinde, sınav zili de çalmış. Koridordan ses gelmiş: “Herkes sınıflara…”
O sırada kapıdan Mete girmiş ve en arka sıraya oturmuş, Neva’ya bakmış, gülümsemişler birbirlerine.
Sınav bittikten sonra kapıda konuşmuşlar. Mete sınavın hiç de kötü geçmediğini, tersine hep bildiği şeylerden çıktığını söylemiş. Bir hafta sonra sonuçlar açıklanmış. Sonuç her ikisi de sınavı geçmişler ve mezuniyet eğlencesine gitmişler.
Mezuniyet gecesinde, Mete Neva’ya sınava girmesi konusunda yol gösterdiği için teşekkür etmiş. Onun sayesinde hayatından bir senenin boşa gitmediğini söylemiş ve Neva çok sevinmiş. Mete’ye, “Ben bir şey yapmadım, sınava girmeme kararından vazgeçen sendin” demiş ve eklemiş “Bir şeyden vazgeçmek, her zaman kaybetmek anlamına gelmez”