Neredeyim Ben?

Bir saniye… Neredeyim ben? Bu saray da ne böyle? Herkes eski çağlardaki gibi giyinmiş. Biz 2024 yılında değil miydik? İnsanlar bana tuhaf tuhaf bakıyorlar, sanırım onlar da beni yabancı olarak görüyorlar. En son neredeydim ben? Bahçedeki o koskocaman ağacın içini merak etmiştim sadece. Ben ne bilebilirdim ki o ağacın beni zamanda farklı bir yere götüreceğini?

Etrafta dolaşmaya başladım, sanırım 1800’lü yıllardayım, emin değilim ama tahminimce öyle. Kişiler bana hâlâ tuhaf tuhaf bakıyorlar ama şu an onları umursayamam, öncelikle burayı öğrenmem gerekiyor. Aslında saraya girsem fena olmazdı da… Neyse, belki bir yolunu bulur girerim, ne de olsa kim kral ve kraliçeyle tanışma fırsatını geri çevirmek ister ki? Burnuma taze ekmek kokusu gelmeye başladı. Bir fırının önünden geçtiğimi böylece anlamış oldum. Acıkmıştım ama ne yazık ki bu dönemde kullanabileceğim bir para ya da eşya yoktu elimde.

Arkamdan birisi bağırmaya başladı, “Hey, sen! Kırmızı üstlü kız, çabuk arkana dön!”. Bu sesi duyar duymaz arkamı döndüm ve bir de ne görsem beğenirsiniz, kraliçe tam da karşımda duruyor! Hızlı bir şekilde yanına doğru yürüdüm ama korumaları beni yarı yolda durdurdular. Adın ne senin, dedi kraliçe. Adım Anna, diyerek yanıt verdim. Kızı benimle beraber saraya götürün, diye emir verdi ve saraya yürümeye başladık.

İçeriye girdiğimde şaşkınlığımı gizleyemedim. Tavan, parlak mavi ve beyaz mozaiklerle donatılmış, merdivenler altın varaklı ve zümrüt yeşilindeydi. Âdeta gül bahçesine girmişsinizcesine bir koku vardı ve çok güzeldi. Kafanızı sağ tarafa doğru döndürdüğünüzde oldukça uzun ve büyük bir koridoru görüyordunuz. Bu koridordaki kapısı kahverengi ve mor motiflerle süslenmiş olan o odadan kral çıktı ve benim de bulunduğum sarayın tam ortasına gelmeye başladı.

Merhaba Anna, bugün gelmeni beklemiyorduk, diye söze girdi. Önce ne dediğini anlayamadım. Beni tanıyorlar mıydı? Ayrıca, “beklemiyorduk” mu dedi o? Kral, sözüne “Ah, sen galiba yine zamanda seyahat ederken hafızanı kaybetmişsin, gel şunu iç.” dedi ve bana pembe renginde, bir iksir şişesinde duran nesneyi uzattı. Hatırlamana yardımcı olacak, diye de ekledi.

Yavaş yavaş her şeyi hatırlamaya başladım. Kim olduğumu, neden burada olduğumu… Baba? Kral benim babamdı! “Beni hatırladın mı kızım?” dedi ve sarıldı. İşte şimdi neden burada olduğumu anladım.

(Visited 3 times, 1 visits today)