Dışarıdan gelen su damlama sesleri beni yine uyutmamıştı. Fırtınalardan hep korkmuşumdur. Sanki her fırtına sonrası evren değişiyor. Yine bir sıkıntı girdi içime ve hemen resmini çizmeye başladım. Resim çizmek sıkıntılarımı giderir mi? Sanmıyorum fakat sıkıntıma ortak olabilir. Benim annem de ressammış önceden. Her ne kadar alzheimer hastalığım olduğu için annemi hatırlamıyor olsam da onun resimlerine bakınca o resimleri çizerken hissettiği duyguları anlıyorum. Resimlerinde bir çok probleme değinmiş, duyarlı bir kadın olsa gerek kendisi. Doktorlar hastalığımın giderek ilerlediğini söylüyor. Ben de durumum fenalaşmadan annemin tablolarını sergiye çıkarmaya karar verdim. Fakat hiçbir resmi satmayacaktım sadece o tabloları insanların da görmesini istedim. Annem ben on iki yaşımdayken intihar etmiş, neden ettiği hakkında hiçbir fikrim yok. Annemin en yakın arkadaşı da ressamdı hatta bazı resimleri birlikte çizmişlerdi. Ondan yardım alarak sergiyi açtım. Her şey yolunda gidiyordu. Ta ki o resim getirilene kadar. Salonda o tabloyu görünce her şeyi hatırladım. Kafam çok karışmıştı, beynimde o anılar canlanıp hemen gidiyordu. Nereden tanıdık geldiğini hatırlamıyordum fakat hissediyordum. Annemin arkadaşına sordum. Birlikte yapmışlar o tabloyu, kendi evinde duruyormuş normalde ama sergi için getirmek istemiş. Tablonun nereden tanıdık geldiğini anlamıştım sanırım. Kaç kere rüyamda görmüştüm ben o tabloyu. Fakat gördüğüm şey sadece o tablo değildi, tablodaki olayı ben yaşıyordum. Tabloda kapının arkasında duran bir kız vardı, asıl olan şey ise başka bir kadının kendini asmasıydı. Resme daha dikkatli baktığımda Kapının arkasındaki kızın elinde bir defter tuttuğunu gördüm. Tabloyu alıp eve gittim ve daha sonra incelemeye başladım. Kendini asan kadının arkasında bir yatak vardı. Benim kaldığım odayla aynıydı resmin geçtiği yer. Resimde yatağın altı çekmece gibi açılmıştı. Hemen yatağımı altını açmaya çalıştım fakat sıkıştığı için açamamıştım. Çekmeceyi çok zorlayınca birden kırıldı ve içinden defterim çıktı. Ben hala her şeyi hatırlamıyordum. Defteri alıp okumaya başladım. Bu defter benim günlüğümdü. Annemin o tabloları çizme sebebi duyarlı olması değildi tam tersine insanlara o acıları yaşatan kendisiydi. Kendini asan kadını çizdiği tabloda o kadını oraya kendisi asmıştı ve kadın can çekişirken onu çizmişti. Kapının arkasındaki kız ise bendim. Ben izlemekten başka bir şey yapamadım çünkü annemden çok korkuyordum. O tablonun ismi “Nefretin Portresi” idi. Sadece Nefretin Portresinde değil bütün tabloları aynıydı. Yangın, korkan, saklanan insanlar, kafasına tüfek tutulmuş insanlar… Ben neredeyse hepsini görmüştüm. Günlüğümü okuyunca her şeyi hatırladım. Annem de intihar etmemişti. Her yerine bıçak izi bırakıp portresini çizdikten sonra öldürmeye çalıştığı fakat öldüremediği kadın onu öldürüp intihar etmiş gibi göstermişti. O portre annemin çizdiği son resim olmuştu. Annemin arkadaşına gidip her şeyi hatırladığımı söyledim. Ardından karakola gidip anlattım ve annemin arkadaşı da itiraf etti ve hapse atıldı. Sergiyi iptal edip tabloların hepsini eve koydum ve tablolarla birlikte evi yaktım.
Nefretin Portresi
(Visited 100 times, 1 visits today)