Eski bir kış günüydü. Sabaha hem karla oynama heyecanı hem de doğum günümün verdiği mutlulukla uyanmıştım. O sabah her kış yaptığımız gibi arkadaşlarımla buluşmuş, kardan adam yapıp, kar topu oynamış bir şekilde eve gelmiştim. Her yıl olduğu gibi, doğum günümü kutlamak için evimde yakın arkadaşlarımı davet ettim. Bütün hazırlıkları yapmaya koyulmuştuk ama o gün ki havada huzursuzluk içinde bir huzur vardı resmen. Bir süre sonra arkadaşlarım gelmişlerdi. Arkadaşlarım geldiğinde ailem bizim yemeklerimizi her doğum günümde olduğu gibi hazırladı, pastayla beraber masaya koydu ve doğum günüme gelen arkadaşlarımın aileleriyle buluşmaya gitmişlerdi.
Yemeklerimizi de yedikten sonra girdiğim yaş kadar, yani 12 tane, mum yaktım ve herkesin içinde şarkı söyleyip mumları üfledim. Birdenbire, tavan lambası titremeye başladı ve ardından odanın her yeri karanlık oldu. İlk başta şalterin attığını düşünmüştüm. Şalterlere boyumun yetişmediğini bildiğim için Üflediğim mumları tekrardan aydınlanmak için yakmıştım. Havadaki huzursuzluk giderek artıyordu. Bir süre sonra gerçekten korkmaya başlamıştım. Panik içindeydim, eğer şalter atsaydı “tık” diye bir ses duyardım ama o ses gelmemişti. Bir süre sonra elektriklerin kesildiğini pencereden bakıp diğer evlerinde ışıklarının yanmadığından anlamıştım. Elektrikler kesilmişti ve evde hiçbir şey çalışmıyordu. Şöminenin etrafında toplandık ve yanık kokusu geldi. Şömine borusunda bir tıkanıklık olmalıydı. Duman evin içine doluyordu.
İçimizden birisi, “Ne yapacağız?” diye sordu. Benim aklıma bir fikir geldi. “Belki de karanlıkta şömineye bir göz atabiliriz. “Arkadaşlarımın hepsi gözlerini devirdi, ama ben yine de şömineye doğru ilerledim. Şömine kapısını açtım ve içindeki tıkanıklığı çıkarmaya başladım. Arkadaşlarımın birkaçı bana yardım etti ve sonunda tıkanıklığı çıkardık. Ancak, bu arada bir şey fark ettim. Şöminenin etrafındaki mumlar sönmüştü. Bir an düşündüm ve aniden anladım ki, ne olduysa tam o an, ben mumları üflediğim sırada oldu. Belki de bir şeyi çağırdım, belki de bir şeyi kızdırdım. Korkmuştum ama arkadaşlarım bana inanmadılar. “Fantastik şeylerden bahsetme,” dediler. “Sen sadece bir şeyi yanlışlıkla söndürdün.” O gece hepimiz şöminenin etrafında oturup sohbet ettik. Elektrikler gelene kadar mumlarla aydınlandık. Sonra herkes evine gitti ve ben yalnız kaldım
Ama o gece uyumakta zorlandım. Kafamda deli sorular dolaşıyordu. Acaba gerçekten bir şey çağırmış mıydım? Acaba ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyecek miydim? Ama o gece hiçbir şey olmadı ve sabahleyin güneşle birlikte her şey normale döndü. O günden sonra, mumları üfleyince hep korkarım ve şömineye de o olaydan beri bir daha asla bakmadım. Ama içimde hala bir şeylerin değiştiğini hissediyordum. Belki de gerçekten bir şeyi çağırmıştım ve o şey artık benimle yaşıyordu.