Ne Kadar Az Şey O Kadar Çok Kıymet

Bir şeyin kıymetini kaybedince anlamak;başımıza gelmeden anlamamız pek kolay olmayan,3.kişi olarak baktığımızda yani başımıza gelmediğinde  ‘Ne diyor ya anlamıyorum,yok canım abartıyordur’ gibi ifadeleri kullanabileceğimiz veya kullandığımız bir durumdur.

Aslında bu durumu çok basit örneklerle pekiştirebiliriz;

Takvimler 2020 yılını gösteriyormuş.Güzel mi güzel,güzel olduğu kadar başarılı bir genç kız varmış.Bu genç kız o kadar güzelmiş ki, her gören kıskanıyormuş.Güneş gibi sapsarı ve parıl parıl parlayan,neredeyse beline gelen saçları,deniz mavisi gözleri,fındık burnu ve kiraz gibi dudakları ile her genç kızın olmak istediği görünüme sahipmiş.Aynı zamanda bu genç kız herkesten çok çalışıyor,sorumluluklarını aksatmadan yerine getiriyormuş ve bu çalışmalarının sonucunu layıkıyla alıyormuş.Okuduğu tüm okulların 1.siymiş,yaptığı spor dalı olan basketbolda kendini çok geliştirip,maçlarda elde ettiği üstün başarılarla adını tüm ülkede tanınır hale getirmiş ve bu konuda da herkesin idolü olmayı başarmış.Fakat bu genç kızın kötü bir özelliği varmış,elindekilerin kıymetini bilmiyor ve hiçbir şeyden mutlu olmuyormuş.Takvimler 2020 yılının sonlarını gösterirken bu genç kız birden hastalanmış ama hastalığı o kadar ilerlemiş ki eski güzel yüzü gitmiş solgun,bitkin bir yüz gelmiş.Sanki o genç kız değil de yaşlı bir kadının yüzü gibi…Sadece bununla kalsa yine iyi,genç kız artık yataktan kalkamaycak dereceye gelmiş.Yani herkesin idolü olmasını sağlayan başarısını ve güzelliğini kaybetmiş.Ve bunların sonucunda genç kız ‘Hasta olmadan önce hayatımda sahip olduğum şeylerin değerini anlayamadım.Çok pişmanım’diye düşünmüş.Genç kızın hakkında pek bilgiye sahip olmayanlar ise genç kızın hastalığının hakkında da bilgiye sahip olmadığı için ‘çok abartıyor ya,o kadar da değil’diyormuş.Ama herkes bir gün genç kızın akıllandığı gibi akıllanmış ve herkes ‘Bir şeyin kıymetini o şeyi kaybedince anlıyoruz’kanısına varmış.

Peki sizin kaybedince değerini anladığınız şeyler var mı?

Benim var.Mesela 5.sınıftayken 2 tane Japon Balığım vardı.İsimleri Pilav(Beyaz olduğu için) ve Nohut(Turuncu olduğu için) idi.Onları ilk aldığımız zaman kendime yeni bir sorumluluk edindiğim için ve benim de evcil hayvanım olduğu için kendimi çok mutlu hissediyordum.Fakat bir süre sonra sabahları onlara yemlerini vermek bana çok zor bir işmiş gibi geliyordu.(Ama tabi kii onlara yemlerini her gün veriyordum).Neyse gelgelelim bir gün Pilav,akvaryumun içinde hareket etmiyor gibiydi üstelik çok hareketli bir balık olmasına rağmen…Ben de ona çok sevdiği yemini atar gibi yapıyordum ama kapağı açık kalmış ki tüm yem olduğu gibi akvaryuma döküldü.Ve Pilav dökülen yemlerin çoğunu yediği için 1 ay sonra aramızdan ayrıldı,ne yazık ki…Yani demem o ki onlara yem vermek zor gelirken,Pilav aramızdan ayrılınca çok pişman oldum.Keşke aramızdan ayrılmasaydı da yem verseydim.Ben de bir şeyin kıymetinin onun yokluğunda farkına varıldığını o zaman anladım.

 

Kısacası bir şeyin kıymeti,o şeyin yokluğunun çokluğu ile artar.Ne azsa o kıymetlidir,ne uzaksa onu arar insan.Siz siz olun,elinizde olan bir şeyin kıymetini onun yokluğunda değil varlığında fark edin.

 

 

 

(Visited 155 times, 1 visits today)