Sinema bende yeri çok ayrı olan bir sanattır. Anlatılmak istenen hikaye, mesaj ve duyguları aktarmanın en etkili yoludur bence. Düşünce ve duygu dünyasının kapılarını açmakla kalmaz, bu dünyaları herkesin anlayabileceği bir hale getirir.
Ne kadar inanmak istemesek de insan beyni kısıtlı bir yapıdır. Düşünebilmek, anlayabilmek için bilgi girişlerine ihtiyaç duyar. Bu düşünme ve anlama yetilerini de bu bilgilerin ve sinyallerin nitelik ve niceliğine borçludur beynimiz. Gelen sinyallerin değeri, sayısı ve anlaşılabilirliği gibi etkenler bilişsel kapasitelerimize yön verir.
Sinemanın bende ayrı bir yeri olmasının en temel sebebi de beynimize verdiği sinyallerdir. Okuma kitaplarından görsel ve yazınsal bilgi girişi olur, resimli kitaplardan veya Braille alfabesi ile yazılmış kitaplardan ise birkaç farklı bilgi girişi daha olur. Fakat filmler bize çok daha fazla alternatif bilgi girişi sunar. Tek bir sahnede yazınsal, görsel ve işitsel ögeler görebiliriz mesela. Sadece bu da değil; renkler, hareketler, ortamlar ve daha nice yollarla beynimize yeni sinyaller yollayabilir. Bu da insanın belki onlarca sayfadan anlayabileceğini filmlerin tek bir sahnede anlatabilmesini sağlar. Kitaplar tek bir cümlede maksimum bir veya iki konudan bahsedebilirken filmler tek bir sahnede bu sayılardan çok daha fazla konuya değinebilir. Sinema ve filmleri özel kılan tek şey bilgi aktarma hızları değildir, bu bilgileri daha kolay anlayabileceğimiz halde bize sunmalarıdır. Bazı insanlar bilgiyi daha farklı şekillerde algılar, kimi görsel yolla daha iyi anlarken kimi de işitsel yolla daha iyi anlar. Bazı insanlar yazıları çok iyi anlarlar, bazı insanlar resimleri, heykelleri ve görsel ögeleri. Peki ya bu farklı öğrenme ve anlama kabiliyetindeki insanlara aynı anda en efektif şekilde duygu, düşünce ve hisleri anlatmanın yolu nedir? Tabii ki de sinema!
Duygularını başkalarına aktarabilmek insanların en büyük isteklerinden biridir. Başka insanların duygularını anlamak, ne yaşadıklarını, ne düşündüklerini öğrenmek de bir o kadar önemlidir insanlık için. Zor durumdakilerin halinden anlamak, onlarla empati yapabilmek hem bizler, hem de onlar için devasa önemler taşır. Onlarda yaşanan kötü durumları bitirme ve aynı durumların bizde yaşanmasını engelleme içgüdüsünü uyandırır. Sinemaların duygu, bilgi ve düşünce aktarımındaki yerini zaten açıkladım. Filmler gibi duygu aktarımını çok büyük ölçülerde arttıran araçların toplumumuza empati aşılamaktaki yeri çok önemlidir. Dünyanın öbür uçlarında yaşanan iğrenç olayların tüm dünya tarafından duyulmasını sağlayan, belki de filmler olmasa bu kadar üzülmeyeceğimiz, hakkında düşünmeyeceğimiz olaylara karşı farkındalık kazanmamızı sağlar filmler.
Sonuç olarak filmlerin bilgi, duygu ve düşünceleri aktarmaktaki başarıları; duyguları daha derin yaşamamıza, bilgileri daha net bir şekilde anlamamıza ve düşüncelere karşı ön yargımızı yıkmamıza yardımcı olur. Tüm bu olayların sonucunda empati gibi insani özellikleri de bize kazandırabilen filmler ve sinema, ünlü yönetmen Robert Altman’ın da dediği gibi “Tek bir insana binlerce farklı hayat yaşatabilir.”.