Ne Ekersen Onu Biçersin

Kendine değer vermek, yani öz saygı bir insanın sahip olması gereken en önemli değerlerden biridir. Bir insanın öz saygısı ne kadar kuvvetliyse, kendine verdiği değer ne kadarsa diğer insanlar da o kadar değer verir. Bunun yanında alçak gönüllü olmak da Yunus Emre’nin dediği gibi insanın erdemini yüceltir fakat maalesef ki yaşadığımız hayat bize bu kadar adaletli şartlar sunmuyor.

Hayat, çocukluğumuzda kurduğumuz toz pembe hayallerden ve düşüncelerden ibaret değil ne yazık ki. Küçükken herkes hayatın adaletli olduğunu düşünür, insanların birbirlerine saygılarının olduğunu düşünürdü. Yaşlarımız ilerledikçe hayatın bazı gerçekleri yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor ve bu gerçeklikleri bir an önce kabullenmemiz gerekiyor. Çünkü maalesef ki acımasız bir dünyada yaşıyoruz.

Yaşantılarımız ne kadar üzerimize gelse de biz bu acılarımızı dış dünyaya vurursak ve bunlara karşı yenilirsek kısmen öz saygımızı kaybederiz. Bu da insanların bize saygısını yitirmesine sebep olur. Nietzsche’nin bu konuda çok değerli bir sözü vardır; “Kendine değer biçmek insanın saygınlığını arttırır.” Burada bahsettiğim gibi kendimize ne kadar değer verirsek dış dünya da bize o kadar saygı duyar. Hayatın bu acımasız yönünü erkenden öğrenmek gerekir. Bunun yanında, Yunus Emre de öz saygıyı egoya çevirmeyecek dengeleyici bir sözüyle bu konuya değinmiş; “Alçak gönüllülük insanın erdemini yüceltir.” Bu söz daha çok küçükken hayal ettiğimiz toz pembe hayatla bağdaştırılabilir. Çünkü yaşadığımız devirde ne yazık ki insanların çoğuna alçak gönüllülük yaramıyor.

Yaşadığımız çağda insanların çoğuna alçak gönüllülük yaramadığı için insanlara karşı seçici davranabilmeyi ve acımasız olabilmeyi kendimize er ya da geç öğretmemiz gerekiyor. Yaşama acımasız olmadığımız sürece, yaşayabilmemiz bile bir mucize sayılabilir. Tabii benim tanımımla acımasızı kendimize değer biçmekle bağlantılıdır. Kendimize ne kadar değer verirsek kendimizden bir o kadar emin oluruz, bu da dış dünyaya karşı bir bariyer oluşturabilmemize yardımcı olur. Bunun yanında bir yandan da bu acımasızlığımızla, dışarıdan gelen kötü amaçlı eleştirileri ve caydırıcı insanları gözümüzün önünden çekip hayatımıza sağlıklı devam edebiliriz. Fakat bu acımasızlığı ve gerçek hayatı öğrendiğimiz süreçte, yani doğduğumuz andan ölümümüze kadar, bir olgunluğa varana kadar çekmediğimiz acı kalmaz. Hayat, biz dersimizi alana kadar sürekli aynı hataları kaşımıza çıkartır ve resmen bizleri sınar. O yüzden büyüklerimizden hep “Hayat bir sınav gibidir.” Sözünü duyarız. Olgunlaştıkça bu sözü hepimiz çok daha iyi anlayacağız.

(Visited 2 times, 1 visits today)