Nankör Olmak ya da Olmamak

Toplum düzenini yani toplumsal kontrolün yapıtaşıdır kanunlar, kanunsuz bir toplum var olmamıştır, var olamaz. Özgürlüğümüzün hem koruyucusu hem de kısıtlayıcısı olan kanunlar sayesinde varlığımızı sürdürürüz. Peki kanunlar olmadan, bir diğer deyişle “mal, eşya” statüsünde olsaydınız hayatınız nasıl değişirdi?

Öyle tatlıdır ki insanların canı, ayağınızı masaya çarparsınız ve o anda her şeyi bir kenara bırakıp bu acının geçmesini beklersiniz, elbette anlık kopan bir çığlık ile. Öte yandan sokak hayvanlarını ele alalım. Onların canı yandığında öyle uzun uzun bağırma olanakları olmuyor çünkü genellikle daha bağıramadan çoğu oracıkta can veriyor. Buradaki tezatlık insanın yeri gelince ne kadar saldırıya açık ve ne kadar saldırgan olması durumudur ve ne yazık ki ülkemiz henüz, insanların bu dengesiz tavırları sonucu zarar gören masum canlılar için sağlam temelleri olan adımlar atma gayretini göstermemiştir. Buradaki tek suçlu hükümet değildir aksine tüm suç halkındır. Toplumun belli bir kesimi hayvanların göz göre göre zulmedilmesine her ne kadar karşı çıkmış olsalar da çoğunluk böyle bir uğraş vermediğinden hayvanları korumak adına yapılan her şey askıda kalmıştır. Toplumun bakış açısı aynen şöyledir: Bir bebek çöp konteynırının önünde soğuktan donarak ölmüştür. Aynı şekilde başka bir çöp konteynırının yanında ise yine soğuktan donarak ölen bir sokak köpeği vardır. Köpek çoğu kişinin umurunda bile olmazken ölen bebek en az bir hafta ülke gündeminde olur.

İnsanın her canlıda üstün olması durumu yalnızca akıl ile alakalı bir durumdur. Bu durumda hayvanlara karşı kendini fiziksel olarak üstün olduğunu düşünen insan, hayvandan daha akılsızdır. Maalesef ki bazı tabuları ve normları artık ortadan kaldırmak için çok geç. Böyle canilerin bulunduğu güruhu zapt etmenin tek yolu yapılan bu vahşeti caydırıcı kılmaktır. Bunun da tek yolu “Hayvan Hakları Yasası” dır. Peki nedir bu Hayvan Hakları Yasası ve Hayvan Hakları Koruma Yasası’ndan farkı nedir?

Hayvan Hakları Koruma Yasası kapsamında her hayvan devlet güvencesine alınmıştır. Böyle anlattım diye sakın kafanız karışmasın, “Devletin malı” olarak güvence altına almıştır yani sizin herhangi bir devlet malına zarar vermeniz ile bir hayvanın canını almak yasalar çerçevesinde özdeştir. Bu yasa on dört yıl önce yürürlüğe girmesine rağmen caydırıcı tek etmen para cezasıdır. (Çoğu zaman bu cezai işlem bile uygulanmadan zanlılar serbest kalıyor) Yani bu aslında tam olarak bir yasa değildir ve şu an hayvanlar, tamamen başıboş bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. (Artık nasıl yaşamaksa o!)

Önümüzde birçok örnek var, köpeklerin mamasına zehir döküp nasıl öldüklerini izleyip zevk alanından tutun da köpeklerin ses tellerini kesene kadar ülke olarak delirmiş durumdayız. İnsanlar içlerinde bastırdığı dürtülerini bu canlılar üzerinde kullanma niyetindedir. Bunun en temel sebebiyse, birine sinirlenince boğazını kesemezsiniz yahut hiç beklemediği bir anda sert bir tekme atamazsınız çünkü içinizdeki hürriyet aşkı (kaybetme korkusu) buna engel olur. Öte yandan hayvanlara karşı yapılan herhangi bir saldırı özgürlüğünüzü kısıtlamaz, bu açığı gören ve bu durumdan fayda sağlama isteyen caniler yüzündendir ki Hayvan Hakları Yasası’nın maddeleri, İnsan Hakları Yasası’nın maddeleri  gibi net ve caydırıcı olmalıdır, yani hayvanlara karşı yapılan fiziksel şiddetin karşılığı hapis cezası olmalıdır. Ancak bu şartlar altında hayvanlardan çok önce aldığımız huzur ve güven ortamını onlara tekrar sağlayabilir ve yaptığımız tüm nankörlüklerin bedelini ödeyebiliriz.

 

 

 

 

(Visited 139 times, 1 visits today)